dokunulmak

listen to the pronunciation of dokunulmak
Türkçe - İngilizce
to be dealt with
impersonal passive
dokunulma
tactile
dokun
{f} touched

Tom touched Mary on the shoulder. - Tom Mary'nin omzuna dokundu.

Have you ever touched a dolphin? - Hiçbir yunusa dokundun mu?

dokun
{f} finger

This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it. - Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.

Layla felt Sami's fingertips touching the back of her shoulder. - Leyla, Sami'nin parmak uçlarının, omzunun arkasına dokunduğunu hissetti.

dokun
got in touch
dokun
{f} touching

Let go of my arm! I can't stand people touching me. - Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.

When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them. - Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.

dokun
get in touch
dokun
{f} dab
dokun
{f} touch

Don't touch that pan! It's very hot. - O tavaya dokunmayın! O çok sıcak.

The huge building seemed to touch the sky. - Büyük bina gökyüzüne dokunacak gibi görünüyordu.

dokun
{f} fingering
dokunulma
tactility
dokun
tender
Türkçe - Türkçe
Dokunma işine konu olmak
dokunulma
Dokunulmak işi
dokunulmak