dokunmaz

listen to the pronunciation of dokunmaz
Türkçe - İngilizce
unoffending
{a} harmless, innocent, civil, kind
not offending; "an unoffending motorist should not have been stopped"
Not offending
inoffensive: not causing anger or annoyance; "inoffensive behavior"
{s} not insulting, not offending
not offending; "an unoffending motorist should not have been stopped
inoffensive: causing no harm; "an inoffensive animal"
dokun
{f} touched

He never touched wine. - O asla şaraba dokunmadı.

Tom touched Mary's shoulder. - Tom Mary'nin omzuna dokundu.

dokun
{f} finger

Layla felt Sami's fingertips touching the back of her shoulder. - Leyla, Sami'nin parmak uçlarının, omzunun arkasına dokunduğunu hissetti.

She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder. - O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.

dokun
got in touch
dokun
{f} touching

Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille. - Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.

Let go of my arm! I can't stand people touching me. - Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.

dokun
get in touch
dokun
{f} dab
dokun
{f} touch

All you have to do is touch the button. - Tüm yapmanız gereken düğmeye dokunmak.

The huge building seemed to touch the sky. - Büyük bina gökyüzüne dokunacak gibi görünüyordu.

dokun
{f} fingering
dokun
tender
su içene yılan bile dokunmaz
(Atasözü) It's wrong to attack a person while he's drinking water, even if he is one's enemy
dokunmaz