Tom touched Mary's shoulder.
- Tom Mary'nin omzuna dokundu.
Have you ever touched a dolphin?
- Hiçbir yunusa dokundun mu?
She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder.
- O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.
This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
- Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
Let go of my arm! I can't stand people touching me.
- Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.
Your dress is touching the wet paint.
- Elbiseniz ıslak boyaya dokunuyor.
Lips that touch liquor shall not touch mine.
- Liköre dokunan dudaklar benimkine dokunmayacaklar.
Don't touch that pan! It's very hot.
- O tavaya dokunmayın! O çok sıcak.