dokunmamak

listen to the pronunciation of dokunmamak
Türkçe - İngilizce
(neg. form of dokunmak ) not to keep off
give smth. the go by
keep off
dokun
{f} touched

When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins. - Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.

He never touched wine. - O asla şaraba dokunmadı.

dokun
{f} finger

She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder. - O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.

This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it. - Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.

dokun
got in touch
dokun
{f} touching

Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful. - Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.

Let go of my arm! I can't stand people touching me. - Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.

dokun
get in touch
dokun
{f} dab
dokun
{f} touch

All you have to do is touch the button. - Tüm yapmanız gereken düğmeye dokunmak.

The huge building seemed to touch the sky. - Büyük bina gökyüzüne dokunacak gibi görünüyordu.

dokun
{f} fingering
dokun
tender
hiç faydası dokunmamak
get no change out of smb
kılına dokunmamak
not to touch a hair of sb's head, not to lay a finger on sb
kılına dokunmamak
not to touch a hair of (someone's) head, not to injure or offend (someone) in any way
suya sabuna dokunmamak
to avoid meddling
dokunmamak