Let go of my arm! I can't stand people touching me.
- Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.
I don't want you touching my stuff.
- Eşyama dokunmanı istemiyorum.
Please don't touch the exhibits.
- Lütfen sergilere dokunma.
Don't touch me with your soapy hands.
- Sabunlu ellerinle bana dokunma.
Lips that touch liquor shall not touch mine.
- Liköre dokunan dudaklar benimkine dokunmayacaklar.
Tom didn't touch his lunch.
- Tom öğle yemeğine dokunmadı.
Today I feel higher than the mountains. Today I want to touch the sky.
- Bugün dağlardan daha yüksek hissediyorum. Bugün gökyüzüne dokunmak istiyorum.