dokunma!

listen to the pronunciation of dokunma!
Türkçe - İngilizce
hand off
{i} feeling
dab
tanginess
touchiness
tact
palpation
touching

When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them. - Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.

I don't like her touching you. - Onun sana dokunmasını sevmiyorum.

tactile
contact
hands off
handling
tactual
don't touch

Don't touch my camera. - Benim kamerama dokunmayın.

Don't touch me with your soapy hands. - Sabunlu ellerinle bana dokunma.

touch

Lips that touch liquor shall not touch mine. - Liköre dokunan dudaklar benimkine dokunmayacaklar.

Tom didn't touch his lunch. - Tom öğle yemeğine dokunmadı.

touch; contact
touch, sense of touch
touching, contact
{i} feel

Today I feel higher than the mountains. Today I want to touch the sky. - Bugün dağlardan daha yüksek hissediyorum. Bugün gökyüzüne dokunmak istiyorum.

(Bilgisayar) untouch
Türkçe - Türkçe
temas
Dokunmak işi
Dokunmak (I) işi, temas
Dokunmak (II) işi
dokunma!