dokundu

listen to the pronunciation of dokundu
Türkçe - İngilizce
touched
Alternative form of touched in the head
Slightly mentally deficient
Simple past tense and past participle of touch
Moved (by), made to feel emotion (by)
past of touch
being colored slightly; sometimes used in combination; "white petals touched with pink"; "the resplendent sun-touched flag"; "pink-tinged apple blossoms"
having come into contact
dokun
{f} touched

He never touched wine. - O asla şaraba dokunmadı.

Have you ever touched a dolphin? - Hiçbir yunusa dokundun mu?

dokun
{f} finger

Layla felt Sami's fingertips touching the back of her shoulder. - Leyla, Sami'nin parmak uçlarının, omzunun arkasına dokunduğunu hissetti.

She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder. - O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.

dokun
got in touch
dokun
{f} touching

Your dress is touching the wet paint. - Elbiseniz ıslak boyaya dokunuyor.

Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful. - Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.

dokun
get in touch
dokun
{f} dab
dokun
{f} touch

Don't touch that pan! It's very hot. - O tavaya dokunmayın! O çok sıcak.

Lips that touch liquor shall not touch mine. - Liköre dokunan dudaklar benimkine dokunmayacaklar.

dokun
{f} fingering
dokun
tender
dokundu