dokun

listen to the pronunciation of dokun
Türkçe - İngilizce
{f} touched

Tom touched Mary's shoulder. - Tom Mary'nin omzuna dokundu.

Have you ever touched a dolphin? - Hiçbir yunusa dokundun mu?

{f} finger

This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it. - Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.

She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder. - O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.

got in touch
{f} touching

Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille. - Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.

When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them. - Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.

get in touch
{f} dab
{f} touch

Don't touch that pan! It's very hot. - O tavaya dokunmayın! O çok sıcak.

The huge building seemed to touch the sky. - Büyük bina gökyüzüne dokunacak gibi görünüyordu.

{f} fingering
tender
dokun