dokumuş

listen to the pronunciation of dokumuş
Türkçe - İngilizce
woof
Work on organic farm
Expression of strong physical attraction for someone
Well Off Older Folks
the set of yarns placed crosswise in a loom, interlaced with the warp, carried by the shuttle
To make a woofing sound
A fabric; the texture of a fabric
{n} the threds that cross the warp, a texture
The yarns running crosswise on a piece of woven fabric that interlace with the warp (or weft)
the yarn woven across the warp yarn in weaving
Yarns running perpendicular to the warp in a woven fabric Also called weft
The sound a dog makes when barking
The threads that cross the warp in a woven fabric; the weft; the filling; the thread usually carried by the shuttle in weaving
Woof is the sound that a dog makes when it barks. She started going `woof woof'. weft
the threads that run crosswise in a woven fabric at right angles to the warp threads
{i} threads in a fabric that go from side to side across the weft; fabric; sound made by a dog when barking
Texture; cloth; as, a pall of softest woof
‑ A filling thread or yarn in weaving
doku
{i} tissue

From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined. - Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.

Why is it so difficult to establish that the nervous cell is the basic unit for the nervous tissue? - Sinir hücresinin sinir dokusu için temel birim olduğunu belirlemek neden bu kadar zor?

doku
{i} texture

Textured vegetable protein is a common meat substitute. - Dokulu sebze proteini, ortak bir et yerine kullanılır.

This material has a rough texture. - Bu malzeme kaba bir dokuya sahip.

doku
fiber
doku
web
doku
(İnşaat) pattern
doku
(Bilgisayar) texture graphics
doku
{f} textured

Textured vegetable protein is a common meat substitute. - Dokulu sebze proteini, ortak bir et yerine kullanılır.

doku
wove
doku
{f} weaving

We are weaving a carpet. - Biz bir halı dokuyoruz.

I am weaving a carpet. - Ben bir halı dokuyorum.

doku
{f} weave

Have each of your wives weave a rug by tomorrow. - Yarına kadar karılarınızdan her birine bir kilim dokutun.

Where did you weave them? - Onları nerede dokudun?

doku
{f} woven
Doku
(Biyoloji) webbing

It can be painful, when crickets inflicted on sensitive skin such as the webbing between fingers.

doku
histo

The history class starts at nine. - Tarih dersi saat dokuzda başlar.

doku
tissue; texture
doku
texture(graphics)
doku
textus
Türkçe - Türkçe

dokumuş teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Doku
nesiç
Doku
lif
doku
Bir şarabın ahengi veya ağızda bıraktığı his
doku
Hücreler bütünü
doku
Bir bütünün yapısı ve özelliği
doku
Benzer yapıdaki hücreler topluluğu
doku
Bir vücudun veya bir organın yapı ögelerinden birini oluşturan hücreler bütünü, nesiç
dokumuş