Banyo boruları kanalizasyonla tıkanmış.
- The bathroom pipes are clogged with sewage.
Bu kanalizasyon çıkışı artık kullanılmıyor.
- This sewage outlet is no longer in use.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
- Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.
- I postponed doing my housework for a few hours.
Hastalık onun işini yapmasını engelledi.
- Illness prevented him from doing his work.
Bu senin kendi faaliyetin.
- This is your own doing.
Tom'u rahatsız eden şeyleri yapmayı durdurmalısın.
- You need to stop doing things that bother Tom.
Hayatta büyük zevk insanların yapamayacağını söylediği şeyi yapmaktır.
- The great pleasure in life is doing what people say you cannot do.
Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.
- A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply.
Önemli olan şeyleri yaparak daha fazla zaman harcamak istiyorum.
- I want to spend more time doing things that matter.
Zamanının çoğunu hangi etkinliği yaparak geçirirsin?
- What activity do you spend most of your time doing?
Hoşlandığın bir şeyi yaparak zamanını geçirmeyi tercih etmez misin?
- Wouldn't you rather spend your time doing something you enjoy?
Tom'a yardım etmek için bir şey yapmam gerekiyor gibi hissediyorum.
- I feel like I should be doing something to help.
Do you go?.
It simply will not do to have dozens of children running around such a quiet event.
What do you do?.
I'm going to do do this play into a movie.
Let’s do New York also.
I'll just do some eggs.
The fresh air did him some good.
We’re having a bit of a do on Saturday to celebrate my birthday.
Nice do!.
I did five years for armed robbery.
All you ever do is surf the internet.
Upon my word, although he certainly did me uncommonly well, I began to feel I'd be more at ease among the bushmen.
How do you do?.
They really laughed when he did Clinton, with a perfect accent and a leer.
Aren't you done yet?.
Sometimes to doe him laugh, she would assay / To laugh at shaking of the leaues light, / Or to behold the water worke .
That guy just did me out of two hundred bucks!.
This is his doing. (= He did it.).