Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
- The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
- The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
Burada ki tek problem, bu dökümanların çevirecek birilerinin olmaması.
- The only problem here is that there isn't anybody to translate these documents.
Bu dökümanların ne olduğunu biliyor musun?
- Do you know what these documents are?
İstediğin evrakları masana koydum.
- I put the documents you requested on your desk.
Tom evrakı Mary'nin masasına koydu.
- Tom put the document on Mary's desk.
Savaş suçlarını belgelemekten başka seçeneğim yoktu.
- I had no alternative but to document the war crimes.
Belgeleri aldıktan kısa bir süre sonra öldü.
- He died soon after he received the documents.
Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.
- Divide the pile of documents equally, and take them one by one to either side of the room.
A ship should be documented according to the directions of law.
He documented each step of the process as he did it, which was good when the investigation occurred.