do you

listen to the pronunciation of do you
İngilizce - Türkçe
varmı
Yapmanız

Onu yapmanızda size yardım etmemizi ister misiniz? - Do you want us to help you do that?

Tüm yapmanız gereken elinizden geleni yapmaktır. - All you have to do is to do your best.

İlgili Terimler

do you mind
mahzuru var mı
do you know
biliyor musun?
do you mind
sakıncası var mı

Size katılmamın bir sakıncası var mı? - Do you mind if I join you?

Pencereyi açmamın bir sakıncası var mı? - Do you mind if I open the window?

do it
(Bilgisayar) yap

Onu kendin mi yaptın? - Did you do it by yourself?

Onu bir günde yapabilir misin? - Can you do it in one day?

do it
(Argo) aşk yaşamak
do it
(Argo) cinsel ilişkiye girmek
do it
(Argo) mercimeği fırına vermek
do it
(Argo) mala vurmak
do it
(Argo) götürmek
do it
(Argo) seks yapmak
do this
bunu gerçekleştirmek için
Do you mind
sizce bir sakıncası var mı

Birkaç soru sormamın sizce bir sakıncası var mı? - Do you mind if I ask a few questions?

do something
bir şeyler yapmak

Meteor çarpmalarını önlemek için bir şeyler yapmak zorundayız. - We have to do something to prevent meteor strikes from happening.

Biz sadece bir şeyler yapmak zorundayız. - We've just got to do something.

do you want
istiyor muşun
İngilizce - İngilizce
really? , indeed? ; (Grammar) inverted form used to indicate a question (Ex: Do you like Italian films? )
d'you

D'you think this outfit suits me?.

İlgili Terimler

do it
To have sex

He was upstairs doing it with her.

do it
To be appealing to

A green shirt with orange slacks really doesn’t do it for me, I’m afraid.

do you know
This entry exists purely in order to provide translations
do it
have sexual intercourse with; "This student sleeps with everyone in her dorm"; "Adam knew Eve"; "Were you ever intimate with this man?"
do you

    Türkçe nasıl söylenir

    du yu

    Telaffuz

    /ˈdo͞o ˈyo͞o/ /ˈduː ˈjuː/

    Etimoloji

    [ 'dü, d&(-w) ] (verb.) before 12th century. Middle English don, from Old English dOn; akin to Old High German tuon to do, Latin -dere to put, facere to make, do, Greek tithenai to place, set.

    Videolar

    ... to convince you of today is that such approaches have greatly enhanced their understanding ...
    ... For example, you know Friday night you're going to watch ...