The clock on that tower is accurate.
- O kuledeki saat doğrudur.
Your analysis of the situation is accurate.
- Sizin durum analiziniz doğrudur.
The story seems true.
- Hikâye doğru görünüyor.
His story may not be true.
- Hikâyesi doğru olmayabilir.
If you understand, then do it properly.
- Eğer anlıyorsan, öyleyse onu doğru dürüst yap.
Are you brushing your teeth properly?
- Dişini doğru dürüst fırçalıyor musun?
He said the words came straight from his heart.
- O kelimelerin doğruca kalbinden geldiğini söyledi.
Give it to me straight.
- Onu doğruca bana ver.
I think the actions he took were right.
- Onun yaptıklarının doğru olduğunu düşünüyorum.
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
- Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
Tom is walking backwards.
- Tom geriye doğru yürüyor.
Life can only be understood backwards, but it must be lived forwards.
- Hayat sadece geriye doğru anlaşılabilir ama ileriye doğru yaşanmalıdır.
We've found him to be the right man for the job.
- Biz, onun bu iş için doğru adam olduğunu keşfettik.
He is the proper person for the job.
- O, iş için doğru kişidir.
As soon as the three doctors had left the room, the Fairy went to Pinocchio's bed and, touching him on the forehead, noticed that he was burning with fever.
- Üç doktor odadan çıkar çıkmaz Peri, Pinokyo'nun yatağına doğru gitti ve alnına dokununca onun ateşler içinde yandığını gördü.
Tom is telling the truth, I'm fairly certain.
- Tom doğruyu söylüyor, ben oldukça eminim.
Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate.
- Tom'un davranışı nedeniyle mahkeme Mary'nin hesabının doğru olduğuna inanıyor.
Excuse me, but is this the right way to the subway station?
- Affedersiniz,ama bu metro istasyonu için doğru yol mu?
Is this the right way to go to the railway station?
- Tren istasyonuna gitmek için doğru yol bu mu?
Tom is walking backwards.
- Tom geriye doğru yürüyor.
Tom took a step backward.
- Tom geriye doğru bir adım attı.