Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir.
- The only way on Earth to multiply happiness is to divide it.
Tom bölmek değil birleştirmek istedi.
- Tom wanted to unite not divide.
Tom'un okul günü altı peryoda bölünmüştür.
- Tom's school day is divided into six periods.
Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır.
- This book is divided into four parts.
Eğer herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsızdır.
- If you divide any number by zero, the result is undefined.
Ekvator dünyayı iki yarımküreye böler.
- The equator divides the globe into two hemispheres.
Öğretmen bu proje üzerindeki işi bölmemizi istiyor.
- The teacher wants us to divide the work on this project.
Tom bölmek değil birleştirmek istedi.
- Tom wanted to unite not divide.
There is a great divide between us.
Stay on your side of the divide, please.
The divide left most of the good land on my share of the property.