Tom bölmek değil birleştirmek istedi.
- Tom wanted to unite not divide.
Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir.
- The only way on Earth to multiply happiness is to divide it.
Tom'un okul günü altı peryoda bölünmüştür.
- Tom's school day is divided into six periods.
Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır.
- This book is divided into four parts.
Eğer herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsızdır.
- If you divide any number by zero, the result is undefined.
Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Mother divided the cake into three parts.
Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir.
- The only way on Earth to multiply happiness is to divide it.
Öğretmen bu proje üzerindeki işi bölmemizi istiyor.
- The teacher wants us to divide the work on this project.
Video kamerana bir bakayım.
- Let me have a look at your video camera.
There is a great divide between us.
Stay on your side of the divide, please.
The divide left most of the good land on my share of the property.
... you could divide the world into two equal parts; half rural and half urban, about three ...
... goes into people’s mouths. Divide the world’s grain into six equal pieces. One ...