Pek çok çeşitlilik var.
- There's so much diversity.
Diğer kültürlerin bilgisi çeşitlilik için saygı ve hoşgörüyü besler.
- Knowledge of other cultures fosters a respect and tolerance for diversity.
Bize güç veren şey farklılıktır.
- Diversity is what gives us strength.
Bize güç veren şey farklılıktır.
- Diversity is what gives us strength.
Bu orman değişik türlerle doludur.
- This forest is full of diversity.
Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.
- The water was so murky that the police divers had to search for the body by feel.
Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.
- Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida.
Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.
- Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida.
Dalgıçlar deniz yatağında bir enkaz buldu.
- The divers found a wreck on the sea-bed.
Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.
- Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
Küreselleşme dil çeşitliliğini yok ediyor.
- Globalization destroys the diversity of languages.
Ther was swich diversitee Bitwene hir bothe lawes.
The flora of the island includes a great diversity of orchids.
Shortly after this I had to go out of town. Divers sound sportsmen had invited me to pay visits to their country places, and it wasn't for several months that I settled down in the city again.
... I mean, look at the diversity of the people here. ...
... and the diversity of animal life spawned in the Cambrian explosion ...