Heyecan azalınca,tartışma devam etti.
- When the excitement died down, the discussion resumed.
Ben, kalbim heyecanla atarken perdenin yükselmesini bekledim.
- I waited for the curtain to rise with my heart beating in excitement.
Coşku içerisinde, 30 dakikalık bir show-zamanı çok çabuk geçti.
- In all the excitement the 30 minute show-time passed in a flash.
Tom ve Mary tüm yaygarayı önlemek için gizlice evlenmek istiyordu.
- Tom and Mary wanted to get married on the quiet to avoid all the hullabaloo.