Benim dışarıda bu protestocular tarafından dikkatim dağıtıldı.
- I was distracted by those protesters outside.
Gürültü o çalışırken dikkatini dağıttı.
- The noise distracted him from studying.
Tom Mary'nin biraz telaşlı göründüğünü fark etti.
- Tom noticed that Mary seemed a little distracted.
Tom oldukça deli görünüyordu.
- Tom looked pretty distracted.
Tom hafiften deli gibi görünüyordu.
- Tom seems slightly distracted.
Tom biraz şaşırmış görünüyordu.
- Tom looked a little distracted.
Ben oldukça şaşırmıştım.
- I've been pretty distracted.
Biraz çok endişeli görünüyorsun.
- You seem a little distracted.
Üzgünüm, çok endişeliydim.
- Sorry, I was distracted.
Bugün kendinden geçmiş görünüyorsun.
- You seem distracted today.
Mary Tom'dan şarap şişesini açmasını istedi ve sonra kendinden geçmişken onu öptü.
- Mary asked Tom to open the wine bottle and then kissed him while he was distracted.
Leyla oldukça çılgına dönmüştü.
- Layla was pretty distraught.
O, Tom'un dikkatini dağıtırken onun erkek arkadaşı onun cüzdanını çaldı.
- While she distracted Tom, her boyfriend stole his wallet.
Ben çalışırken dikkatimi dağıtmayın.
- Don't distract me while I am studying.
Neden çok sinirli görünüyorsun?
- Why do you look so distraught?
Tom çok sinirli görünüyordu.
- Tom seemed to be distraught.
Duygusal yönden perişan insanlarla nasıl konuşacağımı bilmiyorum.
- I don't know how to talk to emotionally distraught people.
Tom perişan görünüyor.
- Tom seems distraught.