Onun çalışması kabul edilebilir, ama mükemmel olmaktan uzak.
- His work was acceptable, but far from excellent.
Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
- To take something too far.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü.
- Jane's farewell speech made us very sad.
Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
- Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
Biz dinlenmeden daha uzağa gidemeyiz.
- We cannot go any farther without a rest.
Onun modernizasyonu beklentilerimin çok ötesindeydi.
- Its modernization was far beyond my expectations.
Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
- The questions involved go far beyond economics.
İstasyona ne kadar uzakta?
- How far is it to the station?
Tom karısı Mary ile birlikte Boston'dan çok uzakta olmayan bir çiftlikte yaşıyor.
- Tom lives on a farm with his wife, Mary, not too far from Boston.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.