Onun çalışması kabul edilebilir, ama mükemmel olmaktan uzak.
- His work was acceptable, but far from excellent.
Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
- To take something too far.
Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
- To take something too far.
Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü.
- Jane's farewell speech made us very sad.
Biz dinlenmeden daha uzağa gidemeyiz.
- We cannot go any farther without a rest.
Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
- Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
Kapıdan daha öteye gitmedi.
- He went no farther than the gate.
Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
- The questions involved go far beyond economics.
Tom bizden uzakta olmayan kirasız küçük bir evde yaşıyordu.
- Tom was living rent-free in a small house not too far from us.
İstasyona ne kadar uzakta?
- How far is it to the station?
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.