Dün hava bugünkünden daha soğuktu.
- It was colder yesterday than today.
Kış soğuk fakat ben onu seviyorum.
- Winter is cold, but I like it.
Parmaklarım o kadar üşümüş ki onlar uyuşmuş.
- My fingers are so cold they have gone numb.
Tom üşümüş ve yorgun.
- Tom is cold and tired.
Anne yataktadır. O nezle olmuş.
- Mother is in bed. She caught a cold.
Sanırım nezle olacağım.
- I think I'm coming down with a cold.
Tom üşümekten hoşlanmıyor.
- Tom doesn't like to be cold.
Yatmaya gitmeden önce üç tablet soğuk algınlığı ilacı aldım.
- I took three tablets of a cold medicine before going to bed.
Birçok öğrenci soğuk algınlığından dolayı okula gelmedi.
- Several students were absent from school because of colds.
Hava daha da soğumuş gibi görünüyor.
- It seems to have gotten colder.
Tom üşümediğini söyledi.
- Tom said that he wasn't cold.
Tom'a üşüyüp üşümediğini sordum ama o başını salladı.
- I asked Tom if he was cold, but he shook his head.
The cold truth is that states rarely undertake military action unless their national interests are at stake.