Tom, sarhoş ve düzensiz olduğu için tutuklandı.
- Tom was arrested for being drunk and disorderly.
Ben sarhoş olabilirim ama ahlaksız değilim.
- I may be drunk, but I'm not disorderly.
Bazı düzensizlikler mükemmel bir şekilde düzeltilebilr.
- Some disorders can be corrected perfectly.
Bu düzensizlik affedilmez.
- This disorderliness is inexcusable.
Fadıl ciddi bir zihinsel rahatsızlıktan muzdaripti.
- Fadil was suffering from a serious mental disorder.
Sokakta karışıklık hüküm sürüyor.
- Disorder prevails in the street.
Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
- The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
Solcu komünizm, infantil bir bozukluktur.
- Left-Wing communism is an infantile disorder.
O psikiyatrist yeme bozuklukları konusunda uzmanlaşmış.
- That psychiatrist specialized in eating disorders.
Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
- Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
Bu düzensizlik affedilmez.
- This disorderliness is inexcusable.
Sokakta karışıklık hüküm sürüyor.
- Disorder prevails in the street.
Tom'a bipolar bozukluk tanısı konuldu.
- Tom has been diagnosed with bipolar disorder.
Babamın bir kişilik bozukluğu var.
- My father has a personality disorder.
I can't stand disorderly people.
The army tried to prevent disorder when claims the elections had been rigged grew stronger.
The student celebrated his exam success by drinking heavily and finally was arrested for being drunk and disorderly.