O bugünkü sınava girmek istemedi, bu yüzden hasta olduğuna inandırdı, ve okula gitmedi.
- He didn't want to take today's test, so he made believe that he was sick, and didn't go to school.
Tom hastaneye büyük bir bağış yaptı.
- Tom made a big donation to the hospital.
Kırık kapıya geçici bir onarım yaptım.
- I made a temporary repair to the broken door.
Onun kalesi kırık camdan yapılmıştı.
- His castle was made of broken glass.
Tom bir deli gibi çalıştı.
- Tom worked like a madman.
Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.
- The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.
Bugün mümkünse Tom'dan uzak durmalısın. O sana çok kızgın.
- You should avoid Tom today if at all possible. He's very mad at you.
Niçin bana kızgınsın?
- Why are you mad at me?
Tom sinirli görünüyordu.
- Tom looked like he was mad.
Hiçkimseye sinirli değilim.
- I'm not mad at anybody.
Tom çılgın gibi görünüyor.
- It looks like Tom is mad.
Buz gibi suda yüzmeyi denemesi çılgınlıktı.
- It was mad of him to try to swim in the icy water.
O kadar üzgündü ki neredeyse çıldırmıştı.
- He was so sad that he almost went mad.