Tom hayretle etrafına bakındı.
- Tom glanced around in astonishment.
Bütün şehir hayrete düştü, belediye başkanı tutuklandı.
- To the astonishment of the whole city, the mayor was arrested.
Şaşkınlık beni konuşmamdan mahrum etti.
- Astonishment deprived me of speech.
O şaşkınlık içinde ona baktı.
- She stared at him in astonishment.