Bulaşıkları yıkıyorum.
- I'm washing the dishes.
O, bulaşıkları yıkıyordu.
- She was washing the dishes.
Bulaşıkları yıkıyorum.
- I am doing the dishes.
Sana bulaşıkları yıkamanda yardım edeyim.
- Let me help you with the dishes.
Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.
- Put these dishes inside the drawer, please.
O mağazadan bir kamera, bir saat ve bazı yemek takımları satın aldık.
- We bought a camera, a clock and some dishes in that store.
Mary en iyi yemek takımlarını o dolapta tutar.
- Mary keeps her best dishes in that cabinet.
Tom genellikle kirli tabakları bir hafta kadar biriktirir, sonra onları yıkar.
- Tom usually lets dirty dishes pile up for a week, then he washes them.
Sabah kahvaltısı tabakları hâlâ lavabonun içerisindeydi.
- The breakfast dishes were still in the sink.
Ne çeşit et yemeklerini servis yapıyorsunuz?
- What kinds of meat dishes do you serve?
Biftek ve havyar benim favori yemeklerim.
- Steak and caviar are my favorite dishes.
Tabakta birçok kurabiye bulunmasına rağmen, sadece üç tane yedim.
- Even though there were many cookies on the dish, I only ate three.
Sabah kahvaltısı tabakları hâlâ lavabonun içerisindeydi.
- The breakfast dishes were still in the sink.
Biftek ve havyar benim favori yemeklerim.
- Steak and caviar are my favorite dishes.
Ne çeşit et yemeklerini servis yapıyorsunuz?
- What kinds of meat dishes do you serve?
Tam bulaşıkları kaldırdıktan sonra, Joan kapı zilinin çaldığını duydu.
- Just after putting away the dishes, Joan heard the doorbell ring.
Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.
- Put these dishes inside the drawer, please.
Belki bir Fransız yemeğini tercih ederdiniz.
- Perhaps you would have preferred a French dish.
Onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.
- I would rather die than live in dishonor.
After dinner they had to do the dishes.
a dish of stew.
this dish is filling and easily made.
It's your turn to wash the dishes.
I make my children do the dishes if they are impolite during dinner.