disgruntled

İngilizce - Türkçe

disgruntled teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

canı sıkılmış

bozulmuş

ters huylu

düş kırıklığına uğramış

(at/with ile) üzgün

{s} şikâyetçi

huzursuz

{s} hoşnutsuz, canı sıkkın

{s} hoşnutsuz

Tom biraz hoşnutsuzdu. - Tom was a little disgruntled.

Tom hoşnutsuz görünüyor. - Tom looks disgruntled.

{s} huysuz

{s} kırgın

Bir kırgın işçinin bombayı koyan kişi olduğunu düşünüyoruz. - We think a disgruntled employee was the one who planted the bomb.

İlgili Terimler

frustrated

{s} hayal kırıklığına uğramış

disgruntle

disgruntled üzgün

frustrated

hüsrandan ileri gelen

frustrated

ket vurulmuş

frustrated

hüsran dolu

frustrated

boşa çıkan

frustrated

kösteklenmiş

frustrated

set çekilmiş

frustrated

ümitleri suya düşmüş

Kendimi hiç ümitleri suya düşmüş hissetmiyorum. - I don't feel frustrated at all.

frustrated

hüsranı yansıtan

frustrated

boşa çıkmış

disgruntle

{f} üzmek

disgruntle

canını sıkmak

frustrated

{f} boşa çıkar

Kötü hava planlarımızı boşa çıkardı. - The bad weather frustrated our plans.

disgruntle

canı sıkılmı

disgruntle

sıkmak

frustrated

{s} hüsranı

frustrated

{s} hakkı yenmiş

frustrated

{s} boşuna didinmiş

frustrated

{s} hüsran dolu; ümitleri suya düşmüş, istekleri gerçekleşmemiş

frustrated

{s} amacına ulaşamamış

frustrated

{s} yılmış

frustrated

{s} engellenmiş

İngilizce - İngilizce

disgruntled teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

Unhappy; dissatisfied

frustrated

Simple past tense and past participle of disgruntle

If you are disgruntled, you are cross and dissatisfied because things have not happened the way that you wanted them to happen. Disgruntled employees recently called for his resignation. annoyed or disappointed, especially because things have not happened in the way that you wanted (gruntle (15-19 centuries), from grunt)

rare, past of disgruntle

Unhappy; dissatisfied; frustrated

{s} bitter, disappointed, displeased

in a state of sulky dissatisfaction

İlgili Terimler

disgruntled community

discontented public, dissatisfied neighborhood, displeased populace

disgruntle

To make discontent or cross; to cause being in a bad temper

disgruntle

put into a bad mood or into bad humour; "The employees were disgruntled by their bad working conditions

disgruntle

{f} displease; disappoint

disgruntle

To dissatisfy; to disaffect; to anger

disgruntle

put into a bad mood or into bad humour; "The employees were disgruntled by their bad working conditions"

Türkçe nasıl söylenir

dîsgrʌntıld

Eş anlamlılar

annoyed, bad tempered, bellyaching, crabbing, crabby, cranky, disappointed, discontent, discontented, displeased, dissatisfied, griping, grouchy, grousing, grumpy

Zıt anlamlılar

contented, happy, pleased, satisfied, uncritical

Telaffuz

/dəsˈgrəntəld/ /dɪsˈɡrʌntəld/