Tom çok sağduyulu, değil mi?
- Tom is very discreet, isn't he?
Tom sağduyulu, değil mi?
- Tom is discreet, isn't he?
Merak etme Mary, ben ağzı sıkı olacağım.
- Don't worry, Mary, I'll be discreet.
Çok ağzı sıkı olacağım.
- I'll be very discreet.
Tom bana Mary'nin ihtiyatlı olacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom told me that he thought Mary would be discreet.
Tom ihtiyatlı bir şekilde partiden erken ayrıldı.
- Tom discreetly left the party early.
Tom bana Mary'nin ihtiyatlı olacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom told me that he thought Mary would be discreet.
Annesi çocuğu ihtiyatlı biçimde gözledi.
- His mother discreetly kept an eye on the boy.
Önemli olan oylarını mantıklı bir şekilde kullanmalarıdır.
- What is important is that they use their vote judiciously.
Tom ihtiyatlı bir şekilde partiden erken ayrıldı.
- Tom discreetly left the party early.
Kadın kredi kartı sahiplerinin çoğu, kartlarını akıllıca kullanır.
- Most of the women credit card holders are judicious in using their cards.
Kadın kredi kartı sahiplerinin çoğu, kartlarını akıllıca kullanır.
- Most of the women credit card holders are judicious in using their cards.
John just doesn't understand that laughing at Mary all day is not very discreet.
... the town recovers all of its discreet charm ...