Tom gözden kaybolmak istiyor.
- Tom wants to disappear.
Ben sadece ortadan kaybolmak istiyorum.
- I just want to disappear.
Zorla ortadan kaybolmak insanlığa karşı bir suçtur.
- Forced disappearance is a crime against humanity.
Ben her şeyi ve herkesi unutmak, kaybolmak ve terk etmek istiyorum.
- I want to leave, disappear, forget everything and everyone.
Ben sadece ortadan kaybolmak istiyorum.
- I just want to disappear.
Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş.
- The fugitive surfaced in a small town fifty miles from here but then disappeared again.
Benim için sürpriz oldu, o bir anda gözden kayboldu.
- To my amazement, it disappeared in an instant.
Kar yakında kaybolacak.
- The snow will soon disappear.
Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.
- Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.
Dağdaki tüm kar yok olmuştu.
- All the snow on the mountain has disappeared.
Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan,tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların yüzde sekseni gitmiş olabilir.
- The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone.
Eski gelenekler kaybolmaya devam ediyor.
- Old customs keep disappearing.
Sis saat on civarında kaybolmaya başladı.
- The fog began to disappear around ten o'clock.
Onlar seni bulmadan önce, yok olmalısın.
- You need to disappear before they find you.
Pasifik'teki düşük rakımlı bazı ada ülkelerinin, deniz seviyesinin küresel ısınma sonucu yükselmesiyle yok olmasından korkuluyor.
- It's feared that some low-lying Pacific Island nations will disappear as seas rise as a result of global warming.
Paranın gözden kaybolmasını soruşturacağız.
- We are going to look into the disappearance of the money.
Zorla ortadan kaybolmak insanlığa karşı bir suçtur.
- Forced disappearance is a crime against humanity.
Tom, Mary'nin kaybolmasında ilgi çeken bir kişidir.
- Tom is a person of interest in Mary's disappearance.
Sami, Leyla Bekir'in ortadan kaybolmasıyla bağlantılıydı.
- Sami was connected to the disappearance of Layla Bakir.
Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
- There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
Diğer bilim adamları onun dinozorların kayboluşu hakkındaki teorisini tartışıyorlar.
- Other scientists are debating his theory about the disappearance of dinosaurs.
Bermuda Üçgenindeki kayboluşlar esrarengizdir.
- The disappearances in the Bermuda Triangle are inexplicable.
Money seems to disappear into thin air these days. Jack just vanished into thin air before the meeting had started.
In 1866 Colonel J. F. Meline noted that the rebozo had almost disappeared in Santa Fe and that hoop skirts, on sale in the stores, were being widely used.
... due to disappear sunday due to emotions and this activity ...
... disappear before they can be used by the first North Americans. ...