Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
- The suitcase contained nothing but dirty clothes.
Ben nehri kirli buldum.
- I found the river dirty.
O pis ellerini benden uzak tut!
- Keep your dirty hands off me!
Eğer oyun kasetinin metal plaka terminali pis ise oyun konsoluna kaset yerleştirildiğinde oyunun başlaması zor olabilir.
- If the metal plate terminal of the game cassette is dirty it may be difficult for the game to start when the cassette is inserted into the game console.
Tom kirlenmekten korkmuyor.
- Tom isn't afraid to get dirty.
Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları asla anlatmam.
- I know some dirty jokes, but I never tell them.
Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları anlatmam.
- I know some dirty jokes, but I don't tell them.
Müstehcen fıkraları sevmem fakat onları anlattığında ondan çok zevk alırım.
- I don't like dirty jokes, but I get a kick out of it when you tell them.
Tom her zaman kirli bulaşıkları lavaboya bırakır.
- Tom always leaves dirty dishes in the sink.
Tom kirli bulaşıkları çoğunlukla lavaboda bırakır.
- Tom often leaves dirty dishes in the sink.
İğrenç şakalardan hoşlanmıyorum.
- I don't like dirty jokes.
Tom bazı iğrenç fıkralar anlattı.
- Tom told some dirty jokes.
Ellerini kirletmek istemediğini söylüyorsun.
- You say you don't want to get your hands dirty.
Ellerimi kirletmek istemiyorum.
- I don't want to get my hands dirty.
Ne çirkin bir yüzün var! diye bağırdı.
- He exclaimed, What a dirty face you have!
O, çirkin yaşlı bir adamdır.
- He's a dirty old man.
Asla açık saçık fıkralar dinlemem.
- I never listen to dirty jokes.
Açık saçık fıkralar bilirim ama asla onları anlatmam.
- I know dirty jokes, but I never tell them.
The old flag was a dirty white.
None of y'all get into my car if you're dirty.
I won't accept your dirty money!.
Despite a walk in the rain, my shoes weren't too dirty.
You need to tune that guitar, the g string sounds dirty.
He lives in a dirty great mansion.