dinliyor

listen to the pronunciation of dinliyor
Türkçe - İngilizce
(Bilgisayar) listening

He was listening to music in his room. - O, odasında müzik dinliyordu.

I'm listening to this band. - Ben bu grubu dinliyorum.

Present participle of listen
Action of the verb to listen

You can learn a lot from grandparents by listening.

the act of hearing attentively; "you can learn a lot by just listening"; "they make good music--you should give them a hearing"
{i} attempt hear something; act of paying careful attention to one who is speaking
attending to or alert for sound; "be wary of listening ears"; "government-maintained listening posts
Of something that listens, or is used in order to listen
{s} of paying attention by hearing
dinle
listen to

I like to listen to classical music. - Klasik müzik dinlemeyi severim.

Linda went to the park to listen to the music. - Linda müzik dinlemek için parka gitti.

dinle
hark
dinle
listen

I listened, but I didn't hear anything. - Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.

In Soviet Russia, radio listens to the listener! - Sovyet Rusya'sında, radyo dinleyiciyi dinler!

dinle
mind

If you don't mind, I'd like to rest here for a while. - Sakıncası yoksa bir süre burada dinlenmek istiyorum.

Children should obey their elders, mind you. - Dinle bak, çocuklar büyüklerine itaat etmelidir.

dinle
(Bilgisayar) listen on
dinle
{f} listening

I often study while listening to music. - Müzik dinlediğim zaman sık sık çalışırım.

The children love listening to fairy tales. - Çocuklar masal dinlemeyi sever.

dinle
wiretap

Sami's phones were wiretapped. - Sami'nin telefonları dinlendi.

dinle
hearken
dinliyor