The speech deeply affected the audience.
- Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi.
The audience consisted mainly of students.
- Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
The audience consisted mainly of students.
- Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.
He is a good listener but a poor speaker.
- İyi bir dinleyici fakat kötü bir konuşmacı.
Tom is a good listener.
- Tom iyi bir dinleyicidir.
Tom is in the back of the auditorium.
- Tom, dinleyici salonunun arka tarafındadır.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
He concealed his anger from the audience.
- Öfkesini dinleyiciden sakladı.