The lecturer couldn't get his message across to the audience.
- Konuşmacı mesajını dinleyicilere anlatamadı.
The audience were fascinated by his speech.
- Dinleyiciler konuşmasından çok etkilendi.
The speech deeply affected the audience.
- Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
You're a really bad listener.
- Sen gerçekten kötü bir dinleyicisin.
You're a good listener.
- Sen iyi bir dinleyicisin.
Tom is in the back of the auditorium.
- Tom, dinleyici salonunun arka tarafındadır.
Madonna's concert drew a large audience.
- Madonna'nın konseri büyük bir dinleyici çekti.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.