You're a really bad listener.
- Sen gerçekten kötü bir dinleyicisin.
In Soviet Russia, radio listens to the listener!
- Sovyet Rusya'sında, radyo dinleyiciyi dinler!
Tom is in the back of the auditorium.
- Tom, dinleyici salonunun arka tarafındadır.
The audience consisted mainly of students.
- Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.
Madonna's concert drew a large audience.
- Madonna'nın konseri büyük bir dinleyici çekti.
The audience were fascinated by his speech.
- Dinleyiciler konuşmasından çok etkilendi.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
The speech deeply affected the audience.
- Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi.
The audience consisted mainly of students.
- Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.