Do you like listening to music or singing songs?
- Müzik dinlemeyi mi yoksa şarkılar söylemeyi mi seversiniz?
The children love listening to stories.
- Çocuklar masal dinlemeyi sever.
I did speak, but no one listened to me.
- Konuştum ama hiç kimse beni dinlemedi.
I like to listen to classical music.
- Klasik müzik dinlemeyi severim.
I like to listen to classical music.
- Klasik müzik dinlemeyi severim.
Linda went to the park to listen to music.
- Linda müzik dinlemek için parka gitti.
I'm sick and tired of hearing them.
- Onları dinlemekten bıktım.
I'm not interested in hearing any of your theories.
- Senin teorilerinden birini bile dinlemek benim ilgimi çekmiyor.
It is a lot of fun to listen to music.
- Müzik dinlemek çok eğlenceli.
Her voice is pleasant to listen to.
- Sesi dinlemek için hoş.
Linda went to the park to listen to music.
- Linda müzik dinlemek için parka gitti.
It is a lot of fun to listen to music.
- Müzik dinlemek çok eğlenceli.
I don't know if it's a bug or not, but this software doesn't work correctly.
- Onun bir dinleme cihazı olup olmadığını bilmiyorum, fakat bu yazılım doğru olarak çalışmıyor.
I'd like to hear Tom's opinion at least once before we come to a conclusion.
- Biz bir sonuca ulaşmadan önce, Tom'un görüşünü en azından bir kez dinlemek istiyorum.
I could hardly wait to hear the news.
- Haberi dinlemek için güçlükle bekleyebildim.
I rarely listen to the radio.
- Nadiren radyo dinlerim.
Linda went to the park to listen to music.
- Linda müzik dinlemek için parka gitti.
All that you have to do is to follow his advice.
- Yapacağın tek şey onun tavsiyesini dinlemek.
I have no choice but to follow those orders.
- O emirleri dinlemekten başka seçeneğim yok.
In Soviet Russia, radio listens to the listener!
- Sovyet Rusya'sında, radyo dinleyiciyi dinler!
No one wants to listen to my opinions.
- Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
Children should obey their elders, mind you.
- Dinle bak, çocuklar büyüklerine itaat etmelidir.
If you don't mind, I'd like to rest here for a while.
- Sakıncası yoksa bir süre burada dinlenmek istiyorum.
I have better things to do than stand here and take your insults.
- Burada durmak ve senin hakaretlerini dinlemekten daha iyi yapacak işlerim var.
I cheered myself up by listening to music.
- Müzik dinleyerek kendime moral verdim.
The children love listening to fairy tales.
- Çocuklar masal dinlemeyi sever.
Sami's phones were wiretapped.
- Sami'nin telefonları dinlendi.