He got religion on his deathbed.
- O, ölüm döşeğinde dinine kavuştu.
He has a good knowledge of Japanese religion.
- O Japon diniyle ilgili iyi bir bilgiye sahiptir.
I'd like to ease Tom's pain.
- Tom'un acısını dindirmek istiyorum.
Just give me something to ease the pain.
- Sadece ağrıyı dindirmek için bana bir şey ver.
I want to relieve his anger.
- Öfkesini dindirmek istiyorum.
The doctor gave him some drugs to relieve the pain.
- Doktor ağrıyı dindirmek için ona bazı ilaçlar verdi.
Science is not a religion.
- Bilim bir din değildir.
Is Buddhism a religion or a philosophy?
- Budizm bir din midir yoksa bir felsefe mi?
Dynamite was invented by Alfred Nobel in 1857.
- Dinamit 1857 yılında Alfred Nobel tarafından icat edilmiştir.
Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life.
- Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar.
I've lost my religious faith.
- Dinsel inancımı yitirdim.
He stared at the faithful miniature of the dinosaur.
- O, dinozorun sadık minyatürüne baktı.
Atheism isn't a religious belief.
- Ateizm dinî bir inanç değildir.
That religious cult has got some pretty off the wall ideas.
- O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var.
I need some medicine to kill the pain.
- Ağrıyı dindirmek için biraz ilaca ihtiyacım var.