dikkate

listen to the pronunciation of dikkate
Türkçe - İngilizce
into account
dikkate almak
consider

I had to consider Tom's proposal. - Tom'un önerisini dikkate almak zorunda kaldım.

dikkate değmez
inconsiderable
dikkate değer
remarkable

He has made remarkable progress in English. - İngilizcede dikkate değer bir ilerleme kaydetti.

She achieved remarkable results. - O, dikkate değer sonuçlar elde etti.

dikkate değer
notable

Chemistry has made notable progress in recent years. - Kimya bilimi son zamanlarda dikkate değer bir gelişim gösterdi.

dikkat
care

The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give. - Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.

You must take care when you cross the road. - Yolu geçerken dikkat etmelisin.

dikkat
attention

Tom didn't want to attract attention. - Tom dikkat çekmek istemiyordu.

I did not want to attract attention. - Ben dikkat çekmek istemiyordum.

dikkat
caution

Please proceed with caution. - Lütfen dikkatli olun.

We should proceed with great caution. - Büyük bir dikkatle devam etmeliyiz.

dikkate almak
take into consideration
dikkate almak
regard
dikkate almak
keep in mind
dikkate almak
heater
dikkate almak
take notice of
dikkate almak
pay regard to
dikkate almak
bear in mind
dikkate almak
considered
dikkate almak
consist of
dikkate almak
(Konuşma Dili) take to heart
dikkate almak
note that
dikkate almak.
tune into
dikkate almak
take account of
dikkate alan
regardful
dikkate alarak
(Hukuk) taken into consideration
dikkate almadan
to the detriment of
dikkate almadan
regardless of

Everyone has gone towards the ruin regardless of warnings. - Herkes uyarıları dikkate almadan harabeye doğru gitti.

He was fighting regardless of his wound. - O, yarasını dikkate almadan dövüşüyordu.

dikkate almak
take notice
dikkate almak
debate
dikkate almak
pay attention to
dikkate almak
mark
dikkate almak
(Hukuk) take into account
dikkate almak
reckon among
dikkate almak
to take note (of), take into consideration
dikkate almak
reckon with
dikkate almak
deem
dikkate almak
to take into consideration, to consider
dikkate almak
consult
dikkate almak
take cognizance of
dikkate almamak
take no account of
dikkate almamak
reckon without
dikkate almamak
brush away
dikkate almamak
pay no attention
dikkate almamak
be oblivious to
dikkate almamak
brush off
dikkate almamak
leave out of account
dikkate almamak
loose sight of
dikkate almamak
skate over
dikkate almamak
to take no notice (of sb/sth), not to take any notice (of sb/sth)
dikkate alınmamak
go unheard
dikkate alınmış
well considered
dikkate alınmış
noted
dikkate alınmış
considered
dikkate alınırsa
considering
dikkate değer
sightly
dikkate değer
noticeable, noteworthy, notable, remarkable
dikkate değer
worthy

There was nothing worthy of remark at the fair. - Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.

This book is worthy of attention. - Bu kitap dikkate değer.

dikkate değer
considerable
dikkate değer
noticeable

There are noticeable differences between the two. - İkisinin arasında dikkate değer farklılıklar var.

dikkate değer
noteworthy

The results are noteworthy. - Sonuçlar dikkate değerdir.

dikkat
attention, caution; care, carefulness, heed, assiduity, regard; Look out!, Watch out!, Be careful!, Attention!
dikkat
discretion
dikkate değer
particular
dikkat
(Hukuk) consideration

Tom didn't take Mary's age into consideration. - Tom Mary'nin yaşını dikkate almadı.

You should take her illness into consideration. - Onun hastalığına dikkat etmelisin.

dikkat
warning

He paid attention to my warning. - O, uyarıma dikkat etti.

Tom was mindful of my warning. - Tom uyarıma dikkat etti.

dikkat
regard

He was fighting regardless of his wound. - O, yarasını dikkate almadan dövüşüyordu.

He came regardless of my instructions. - Benim talimatlarımı dikkate almadan geldi.

dikkate alma
(Ticaret) consideration

We should have taken the schedule into consideration. - Programı dikkate almalıydık.

Tom didn't take Mary's age into consideration. - Tom Mary'nin yaşını dikkate almadı.

dikkat
circumspection
dikkat
be careful!

Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed. - Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.

You must be careful not to make him angry. - Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.

dikkat
mind

While driving, mind the potholes. - Araba sürerken, çukurlara dikkat et.

If he'd been there, he'd have told you to mind your manners. - Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.

dikkat
beware of

Beware of falling rocks! - Düşen kayalara dikkat edin!

Beware of the cockerel. It bites. - Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.

dikkat
nota bene
dikkat
diligence
dikkat
(Bilgisayar) careful

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

He seldom gets sick because he is careful about his health. - Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.

dikkat
fetish
dikkat
cate
dikkat
(Bilgisayar) look out

Look out! There's a truck coming! - Dikkat edin! Gelen bir kamyon var!

Look out for pickpockets. - Yankesicilere dikkat et.

dikkate alarak
in the face of
dikkate alarak
considering

Let's begin by considering the similarities. - Benzerlikleri dikkate alarak başlayalım.

dikkate alma
taking into consideration
dikkate almak
tune into
dikkate almamak
take no notice
dikkate almamak
take no notice of
dikkate almamak
(deyim) snap one's fingers at
dikkate almamak
(Kanun) disregard
dikkate değer
of note
dikkate değer
worthy of notice
dikkate değer
worthy of attention
dikkat
{i} notice

He took no notice of my advice. - O, benim tavsiyemi dikkate almadı

It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time. - Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.

dikkat
count

In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world. - Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.

At last, they began to count down cautiously. - Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.

dikkat
heed

They gave no heed to the warning. - Uyarıya dikkat etmediler.

Take heed of her advice. - Onun tavsiyesine dikkat et.

dikkat
intentness
dikkat
carefulness
dikkat
{i} attentiveness

Do your work with more attentiveness. - Biraz daha dikkatli çalışır mısın?

dikkat
solicitude
dikkate alma
{f} discount
dikkate alma
{f} trifling
dikkate alma
{i} considering
dikkate almak
cater for
dikkate almamak
(Konuşma Dili) turn one's back on
dikkate değer
signal
dikkat
taking care of
dikkat
considerations
dikkat
in attention
dikkate alarak
taking account
dikkate değer
noteable
dikkate değer
worth considering
bir politikayı dikkate almak
(Hukuk) to regard a policy
dikkat
watchfulness
dikkat
remark

Tom and Mary have achieved remarkable results using their new technique. - Tom ve Mary, yeni tekniği kullanarak dikkat çekici sonuçlar elde ettiler.

There was nothing worthy of remark at the fair. - Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.

dikkat
watch out

Watch out for pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

Watch out for pickpockets. - Yankesicilere dikkat et.

dikkat
note

Kate took careful notes on the history lecture. - Kate tarih dersinde dikkatle not tuttu.

There is one very noteworthy element in this stage. - Bu aşamada dikkat çeken bir husus vardır.

dikkat
fore

The forest fire occurred through carelessness. - Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.

If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children! - Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!

dikkat
shun
dikkat
Notice!

He took no notice of my advice. - O, benim tavsiyemi dikkate almadı

I hope my mistake will escape his notice. - Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.

dikkat
Beware!

Beware of pickpockets here. - Burada yankesicilere dikkat edin.

Beware! There's a car coming! - Çok dikkat et! Gelen bir araba var!

dikkat
careful attention
dikkat
ware
dikkat
application
dikkat
cave
dikkat
cautiousness
dikkat
Be careful!/ Look out!
dikkat
ear(1)
dikkat
beware

Let the buyer beware. - Alıcı dikkatli olsun.

Beware of the cockerel. It bites. - Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.

dikkat
studious
dikkat
rigor
dikkat
cognizance
nazarı dikkate almak
to pay attention to; to take (someone, something) into consideration
onun söylediğini dikkate alma
Don't pay attention to what he said
Türkçe - Türkçe

dikkate teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

dikkate almak
göz önünde tutmak
Dikkat
(Osmanlı Dönemi) SAAL
Dikkat
(Osmanlı Dönemi) ÇÜ
DİKKAT
(Osmanlı Dönemi) İncelik, dakik oluş. Ehemmiyet ve kıymet verme
dikkat
Dikkat ediniz! anlamında bir uyarma sözü
dikkat
Dikkat ediniz!
dikkat
İlgi, özen
dikkat
Bilinç etkinliğinin belli bir nesne üzerinde yoğunlaşması
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık: "Dikkatle bakınca güvertedeki insanların gidip gelişini kolaylıkla seçebiliyor."- Y. K. Karaosmanoğlu. İlgi, özen
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık