The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
You should pay more attention to your own safety.
- Kendi güvenliğine daha fazla dikkat etmelisin.
I did not want to attract attention.
- Ben dikkat çekmek istemiyordum.
Please proceed with caution.
- Lütfen dikkatli olun.
Caution, the doors are now closing!
- Dikkat, kapılar şimdi kapanıyor.
I have taken everything into consideration.
- Her şeyi dikkate aldım.
Out of consideration to the pig farming industry the name 'pig influenza' has been changed into 'influenza A(H1N1)'.
- Domuz yetiştiriciliği endüstrisini dikkate almazsak 'domuz gribi' adı 'A gribi (H1N1) olarak değişti.
Tom was mindful of my warning.
- Tom uyarıma dikkat etti.
He paid attention to my warning.
- O, uyarıma dikkat etti.
Everyone has gone towards the ruin regardless of warnings.
- Herkes uyarıları dikkate almadan harabeye doğru gitti.
She seldom pays regard to my advice.
- O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
You'd better be careful about going to her house.
- Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.
Tom was mindful of my warning.
- Tom uyarıma dikkat etti.
While driving, mind the potholes.
- Araba sürerken, çukurlara dikkat et.
Beware of thefts in a big city.
- Büyük bir şehirde hırsızlığa karşı çok dikkatli olun.
Beware of falling rocks!
- Düşen kayalara dikkat edin!
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
- Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
Watch out for pickpockets.
- Yankesicilere dikkat et.
Watch out for thieves around here.
- Civardaki hırsızlara dikkat edin.
Look out for the wild dog!
- Vahşi köpeğe dikkat edin!
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
The recent advances in medicine are remarkable.
- Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir.
Tom and Mary have achieved remarkable results using their new technique.
- Tom ve Mary, yeni tekniği kullanarak dikkat çekici sonuçlar elde ettiler.
Please take note of that.
- Lütfen ona dikkat et.
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!
- Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
The forest fire occurred through carelessness.
- Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
Notice how the player uses his elbows.
- Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.
It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time.
- Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
Beware of pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
Look out for pickpockets.
- Yankesicilere dikkat et.
Look out for the wild dog!
- Vahşi köpeğe dikkat edin!
It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time.
- Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.
I didn't notice the light turn red.
- Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
- Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
Tom failed to heed warning signs.
- Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.
Take heed of her advice.
- Onun tavsiyesine dikkat et.
Watch out for pickpockets.
- Yankesicilere dikkat et.
Watch out mom, these are coming your way!
- Dikkatli olun anne, onlar size doğru geliyor.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
Beware of pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.
Tom and Mary have achieved remarkable results using their new technique.
- Tom ve Mary, yeni tekniği kullanarak dikkat çekici sonuçlar elde ettiler.
The recent advances in medicine are remarkable.
- Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir.
You have to pay attention.
- Dikkat etmek zorundasın.
You don't have to pay attention to what Tom says.
- Tom'un söylediklerine dikkat etmek zorunda değilsiniz.
If you want to lose weight, you'll have to be careful about what you eat.
- Eğer zayıflamak istiyorsan ne yediğine dikkat etmek zorundasın.
We have to be careful with expenses.
- Giderlerimize dikkat etmek zorundayız.
Tom made a list of potential problems that we should watch out for.
- Tom dikkat etmemiz gereken potansiyel sorunların bir listesini yaptı.
Should I watch my diet?
- Diyetime dikkat etmeli miyim?
You have to watch out for avalanches at this time of the year.
- Yılın bu zamanında çığlara dikkat etmek zorundasın.
You have to watch out.
- Dikkat etmek zorundasınız.
He was conspicuous in his suit.
- O, takım elbisesinin içinde dikkat çekiciydi.
It's too conspicuous.
- Bu çok dikkat çekici değil.
I did not want to attract attention.
- Ben dikkat çekmek istemiyordum.
Don't do anything to attract attention to yourself.
- Kendinize dikkat çekmek için bir şey yapmayın.
Sorry, but I want to point out a few errors.
- Üzgünüm ama birkaç hataya dikkat çekmek istiyorum.
Do you want to take care of that?
- Ona dikkat etmek ister misin?
You'll have to look out for Tom.
- Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.
I have an obligation to look out for Tom's interests.
- Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım.
Do you want to take care of that?
- Ona dikkat etmek ister misin?
It gets cold in the mornings and evenings, so I want to take care how I dress.
- Sabahları ve akşamları hava soğur, bu yüzden nasıl giyineceğime dikkat etmek istiyorum.
We have to be careful with expenses.
- Giderlerimize dikkat etmek zorundayız.
If you want to lose weight, you'll have to be careful about what you eat.
- Eğer zayıflamak istiyorsan ne yediğine dikkat etmek zorundasın.
We must pay attention to the traffic light.
- Trafik ışıklarına dikkat etmek zorundayız.
Tom doesn't have to pay attention to what Mary says.
- Tom Mary'nin söylediklerine dikkat etmek zorunda değil.
I have an obligation to look out for Tom's interests.
- Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım.
You'll have to look out for Tom.
- Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.
You have to watch out for avalanches at this time of the year.
- Yılın bu zamanında çığlara dikkat etmek zorundasın.
I would therefore like to draw attention to the Report of the Committee on Invisible Members of Parliament.
- Bu sebeple, Komite'nin Parlamento'nun Görünmez Üyeleri hakkındaki raporuna dikkat çekmek isterim.
Layla likes to draw attention to herself.
- Leyla kendisine dikkat çekmekten hoşlanıyor.
Striking differences existed between the two boys.
- İki oğlan arasında dikkat çekici farklılıklar vardı.
They gave no heed to the warning.
- Uyarıya dikkat etmediler.
Tom didn't want to call attention to himself.
- Tom kendine dikkat çekmek istemiyordu.
I did not want to attract attention.
- Ben dikkat çekmek istemiyordum.
Tom didn't want to attract attention.
- Tom dikkat çekmek istemiyordu.
It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time.
- Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.
Tom noticed Mary wasn't paying attention.
- Tom Mary'nin dikkat etmediğini fark etti.
Do we need to watch out for tigers around here?
- Buradaki kaplanlara dikkat etmeli miyiz?
Watch out for pickpockets.
- Yankesicilere dikkat et.
You need to take note of this!
- Buna dikkat etmelisin!
Please take note of that.
- Lütfen ona dikkat et.
They gave no heed to the warning.
- Uyarıya dikkat etmediler.
Take heed of her advice.
- Onun tavsiyesine dikkat et.
I have an obligation to look out for Tom's interests.
- Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım.
You'll have to look out for Tom.
- Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.