It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time.
- Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.
Tom noticed Mary wasn't paying attention.
- Tom Mary'nin dikkat etmediğini fark etti.
Tom made a list of potential problems that we should watch out for.
- Tom dikkat etmemiz gereken potansiyel sorunların bir listesini yaptı.
Watch out for her. Her weapon is language - if she wants to, she'll talk you to death.
- Ona dikkat et. Onun silahı dildir, o isterse sizinle ölene dek konuşur.
You need to take note of this!
- Buna dikkat etmelisin!
Please take note of that.
- Lütfen ona dikkat et.
They gave no heed to the warning.
- Uyarıya dikkat etmediler.
Take heed of her advice.
- Onun tavsiyesine dikkat et.