dikkat!

listen to the pronunciation of dikkat!
Türkçe - İngilizce
On guard!
oyez
careful!
watch out!
care

You must take care when you cross the road. - Yolu geçerken dikkat etmelisin.

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

attention

By lack of attention, she hit the post with her car. - Dikkatsizlikten,arabasıyla direğe çarptı.

Tom didn't want to attract attention. - Tom dikkat çekmek istemiyordu.

caution

Everything should be done with the greatest caution. - Her şey en büyük dikkatle yapılmalı.

Please proceed with caution. - Lütfen dikkatli olun.

attention, caution; care, carefulness, heed, assiduity, regard; Look out!, Watch out!, Be careful!, Attention!
discretion
(Hukuk) consideration

You should take her illness into consideration. - Onun hastalığına dikkat etmelisin.

Out of consideration to the pig farming industry the name 'pig influenza' has been changed into 'influenza A(H1N1)'. - Domuz yetiştiriciliği endüstrisini dikkate almazsak 'domuz gribi' adı 'A gribi (H1N1) olarak değişti.

warning

Tom failed to heed warning signs. - Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

Tom was mindful of my warning. - Tom uyarıma dikkat etti.

regard

He came regardless of my instructions. - Benim talimatlarımı dikkate almadan geldi.

He was fighting regardless of his wound. - O, yarasını dikkate almadan dövüşüyordu.

circumspection
be careful!

You'd better be careful about going to her house. - Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

mind

I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake. - Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.

I make a point of arranging sentences in my mind before writing them down. - Yazmadan önce cümleleri aklımda düzenlemeye dikkat ederim.

beware of

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

Beware of falling rocks! - Düşen kayalara dikkat edin!

nota bene
diligence
(Bilgisayar) careful

The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give. - Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

fetish
cate
(Bilgisayar) look out

Look out for pickpockets. - Yankesicilere dikkat et.

Look out! There's a truck coming! - Dikkat edin! Gelen bir kamyon var!

{i} notice

Notice how the player uses his elbows. - Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.

He took no notice of my advice. - O, benim tavsiyemi dikkate almadı

count

At last, they began to count down cautiously. - Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.

In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world. - Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.

heed

They gave no heed to the warning. - Uyarıya dikkat etmediler.

Take heed of her advice. - Onun tavsiyesine dikkat et.

intentness
carefulness
{i} attentiveness

Do your work with more attentiveness. - Biraz daha dikkatli çalışır mısın?

solicitude
taking care of
considerations
in attention
watchfulness
remark

She achieved remarkable results. - O, dikkate değer sonuçlar elde etti.

There was nothing worthy of remark at the fair. - Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.

watch out

Watch out for pickpockets. - Yankesicilere dikkat et.

Watch out mom, these are coming your way! - Dikkatli olun anne, onlar size doğru geliyor.

note

I advise you to be careful in making notes for the lecture. - Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

There is one very noteworthy element in this stage. - Bu aşamada dikkat çeken bir husus vardır.

fore

The forest fire occurred through carelessness. - Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.

If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children! - Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!

shun
Notice!

Notice how the player uses his elbows. - Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.

I hope my mistake will escape his notice. - Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.

Beware!

Beware of the cockerel. It bites. - Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.

Let the buyer beware. - Alıcı dikkatli olsun.

careful attention
ware
application
cave
cautiousness
Be careful!/ Look out!
ear(1)
beware

Let the buyer beware. - Alıcı dikkatli olsun.

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

studious
rigor
cognizance
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) SAAL
(Osmanlı Dönemi) ÇÜ
DİKKAT
(Osmanlı Dönemi) İncelik, dakik oluş. Ehemmiyet ve kıymet verme
dikkat
Dikkat ediniz! anlamında bir uyarma sözü
dikkat
Dikkat ediniz!
dikkat
İlgi, özen
dikkat
Bilinç etkinliğinin belli bir nesne üzerinde yoğunlaşması
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık: "Dikkatle bakınca güvertedeki insanların gidip gelişini kolaylıkla seçebiliyor."- Y. K. Karaosmanoğlu. İlgi, özen
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık
dikkat!