dikenli teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- thorny
- spiny
I'm allergic to Japanese spiny lobster.
- Japon dikenli ıstakoz'una alerjim var.
I'm allergic to spiny lobster.
- Benim dikenli ıstakoza alerjim var.
- echinate
- spiky
- spiny, having quills
- spined
- thorny, prickly; barbed; spiny
- thistly
- spinose
- full of thorny plants
- barbed
Tom crawled under barbed wire.
- Tom dikenli tel altında süründü.
What do you get if you cross a hedgehog and a snake? Five feet of barbed wire.
- Bir kirpi ve bir yılan çiftleştirilirse ne olur? Bir buçuk metre boyunda bir dikenli tel.
- prickly
Emilien wants to eat fried prickly pears.
- Emilien kızarmış dikenli incir yemek istiyor.
The question of free will is a prickly conundrum to religion.
- Özgür irade sorunu din için bir dikenli bir bilmece.
- spinous
- brambly
- thorny, prickly; spiny; covered with thorny plants
- hispid
- spinescent
- aculeate
- acanthaceous
- diken
- thorn
Every rose has its thorn.
- Her gülün dikeni vardır.
Time withers the roses, but wears down the thorns.
- Zaman gülleri soldurur, fakat dikenleri kırar.
- dikenli bitki
- thorn
- dikenli domuz
- (Hayvan Bilim, Zooloji) porcupine
- dikenli karıncayiyengiller
- (Hayvan Bilim, Zooloji) tachyglossidae
- dikenli katırtırnağı
- (Botanik, Bitkibilim) gorse
- dikenli tel
- barb wire
- dikenli vatoz
- (Denizbilim) thornback ray
- dikenli yabani çalı
- brier
- dikenli yüzgeçliler
- (Hayvan Bilim, Zooloji) acanthodii
- dikenli-yüzgeçliler
- (Denizbilim) acanthopterygii
- dikenli balık
- stickleback
- dikenli bir biçimde
- thornily
- dikenli bir tür iri vatoz
- (Hayvan Bilim, Zooloji) stingray
- dikenli dülger balığı
- (Tabiat Doğa) (balık, Fam: Zeidae) dory, John Dory
- dikenli fare
- (Hayvan Bilim, Zooloji) spiny mouse
- dikenli fare
- (Hayvan Bilim, Zooloji) acomys
- dikenli kabuk
- hedgehog
- dikenli katırtırnağı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: baklagiller,bakliye fasilesi) gorse, furze, whin
- dikenli kel
- (Hayvan Bilim, Zooloji) roughtail rock agama
- dikenli keler
- (Hayvan Bilim, Zooloji) roughtail rock agama
- dikenli keler
- (Hayvan Bilim, Zooloji) laudakia stellio
- dikenli keler
- (Hayvan Bilim, Zooloji) agama stellio
- dikenli kertenkele
- Moloch
- dikenli kertenkeleler
- (Hayvan Bilim, Zooloji) roughtail rock agama
- dikenli kertenkeleler
- (Hayvan Bilim, Zooloji) laudakia stellio
- dikenli köpek balığı
- (Denizbilim) piked dogfish
- dikenli kırlangıç
- (Denizbilim) east atlantic red gurnard
- dikenli kız kuşu
- (Latin) hoplopterus spinosus
- dikenli paten
- thorny skate
- dikenli salyangoz
- murex
- dikenli sinek
- (Hayvan Bilim, Zooloji) tachinid fly
- dikenli superisi
- (Botanik, Bitkibilim) najas marina
- dikenli tel
- barbed wire
The building is surrounded by a barbed wire fence.
- Bina dikenli tel çitle çevrilmiş.
My coat got caught on a barb on the barbed wire.
- Benim ceket dikenli tel üzerinde bir diken üzerinde yakalandı.
- dikenli tel engeli
- abatis
- dikenli tel engeli
- entanglement
- dikenli tel örgü
- (Askeri) barbed wire
- dikenli tohum kabuğu
- burr
- dikenli tohum kabuğu
- bur
- dikenli uyuşturan balığı
- (Denizbilim) common stingray
- dikenli yılanbalığı
- (Denizbilim) serpent eel
- dikenli yılanbalığı
- (Denizbilim) rufus snake eel
- dikenli çalı
- brier
- dikenli çalı
- briar
- dikenli çalı
- thornbush
- dikenli çalı
- thorny plant
- dikenli çizgiler
- (Bilgisayar) awning stripes
- dikenli çütre
- (Denizbilim) reticulated leatherjacket
- dikenli çütre balığı
- (Tabiat Doğa) (balık) file fish
- dikenli öksüz
- (Denizbilim) african armoured searobin
- dikenli öksüz balığı
- (Gıda) armed gurnard
- dikenli üvez
- zanthoxylum
- diken
- spine
The terrible scene sent shivers down his spine.
- Korkunç sahne onun tüylerini diken diken etti.
Do you know why cacti have spines?
- Neden kaktüslerin dikenleri olduğunu biliyor musun?
- diken
- barb
Tom crawled under barbed wire.
- Tom dikenli tel altında süründü.
My coat got caught on a barb on the barbed wire.
- Benim ceket dikenli tel üzerinde bir diken üzerinde yakalandı.
- diken
- (Tıp) spina
- diken
- hawthorn
- diken
- prick
The question of free will is a prickly conundrum to religion.
- Özgür irade sorunu din için bir dikenli bir bilmece.
There's no plant more prickly than a thistle.
- Devedikenden daha dikenli bir bitki yoktur.
- diken
- spicule
- diken
- stinger
- diken
- erector
- diken
- prickle
- Dikenli tel
- barbwire
- diken
- pricker
- dikenli tel
- barbed-wire
- diken
- thorny plant
- diken
- thorn, pricker; barb; spine
- diken
- spine, quill
- diken
- brier
- diken
- trichome
- diken
- thornbush
- diken
- thorny plant, thornbush
- diken
- prickle, thorn; spine
- diken
- (hayvan) quill
- diken
- briar
- diken
- awn
- diken
- chaeta
- kabuğu dikenli meyve
- hedgehog