If you go near a camel, you risk being bitten.
- Eğer bir deveye yaklaşırsanız, ısırılmayı göze alırsınız.
It goes without saying that camels are very useful in the Middle East.
- Develerin Orta Doğuda çok yararlı olduğunu söylemeye gerek yok.
Giant pandas live only in China.
- Dev pandalar sadece Çin'de yaşarlar.
That's one small step for man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
A huge federal budget deficit has been plaguing the American economy for many years.
- Dev bir federal bütçe açığı, yıllardır Amerikan ekonomisinin başına bela oldu.
This car has a huge engine.
- O araba dev bir motora sahip.
A colossal earthquake ripped through the city.
- Devasa bir deprem şehrin içinden yardırıp gitti.
What a colossal waste of time!
- Ne devasa bir zaman kaybı!
Layla thinks that dingoes are huge monsters.
- Leyla dingoların devasa canavarlar olduğunu düşünüyor.
It's a monster storm.
- Dev gibi bir fırtına.