Everyone has a right to absence.
- Herkesin bir devamsızlık hakkı vardır.
Space research is necessary for the propagation and continuation of the human species.
- Uzay araştırması insan türünün yayılması ve devamı için gereklidir.
Every day has a continuation.
- Her günün bir devamı vardır.
Regular attendance is required in that class.
- O sınıfta düzenli devam gereklidir.
Prices continue to climb.
- Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
Prices will continue to rise.
- Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
It's useless to keep on thinking any more.
- Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.
Volvo is starting a new project Read more.
- Volvo yeni bir projeye başlıyor. Devamını oku.
Tom resumed speaking.
- Tom konuşmaya devam etti.
He resumed his work after a short break.
- Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
He kept standing all the way.
- O yol boyunca ayakta durmaya devam etti.
The boy kept standing for a while.
- Çocuk bir süre durmaya devam etti.
Is the play still running?
- Oyun hala devam ediyor mu?
He run on for half an hour.
- Yarım saat koşmaya devam etti.
She carried on talking in spite of the loud noise.
- Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.
The soldier carried on as if his wound was nothing.
- Yarası önemsizmiş gibi asker devam etti.
Search operations are still underway.
- Arama operasyonları hala devam ediyor.
A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death.
- Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.
She was too tired to go on working.
- O, çalışmaya devam edemeyecek kadar çok yorgundu.
I was too tired to go on working.
- Çalışmaya devam edemeyecek kadar yorgundum.