devamsızlık

listen to the pronunciation of devamsızlık
Türkçe - İngilizce
absenteeism
lack of continuity
irregular attendance at work, absenteeism
nonattendance
discontinuity
lack of continuity; absence, absenteeism
impermanency
absence

Everyone has a right to absence. - Herkesin bir devamsızlık hakkı vardır.

impermanence
devam
continuation

Space research is necessary for the propagation and continuation of the human species. - Uzay araştırması insan türünün yayılması ve devamı için gereklidir.

Every day has a continuation. - Her günün bir devamı vardır.

devam
{i} attendance

Regular attendance is required in that class. - O sınıfta düzenli devam gereklidir.

devam
go
devam
{i} sequel
devam
{i} continue

Prices continue to climb. - Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.

Prices will continue to rise. - Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.

devam
duration
devam
continuation, continuance, continuity, duration; attendance; Go on! Keep on! Keep going!
devam
{i} perpetuation
devam
prosecution
devam
assiduous
devam
(Bilgisayar) more

It's useless to keep on thinking any more. - Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.

Volvo is starting a new project Read more. - Volvo yeni bir projeye başlıyor. Devamını oku.

devam
(Bilgisayar) resume

Tom resumed speaking. - Tom konuşmaya devam etti.

He resumed his work after a short break. - Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.

devam
elongate
devam
go on! keep on!
devam
follow-through
devam
dom
devam
standing

He kept standing all the way. - O yol boyunca ayakta durmaya devam etti.

The boy kept standing for a while. - Çocuk bir süre durmaya devam etti.

devam
maintenance
devam
permanency
devam
pursuance
devam
continuance
devam
elongation
devam
run

Is the play still running? - Oyun hala devam ediyor mu?

He run on for half an hour. - Yarım saat koşmaya devam etti.

devam
continue on
devam
persists
devam
carried

She carried on talking in spite of the loud noise. - Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.

The soldier carried on as if his wound was nothing. - Yarası önemsizmiş gibi asker devam etti.

devam
underway

Search operations are still underway. - Arama operasyonları hala devam ediyor.

devam
attendance, attending. D
devam
endurance

A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death. - Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.

devam
continued existance
devam
Go on!

She was too tired to go on working. - O, çalışmaya devam edemeyecek kadar çok yorgundu.

I was too tired to go on working. - Çalışmaya devam edemeyecek kadar yorgundum.

devam
steadiness
devam
1.continuation
devam
follow through
devam
progression
devam
permanence
devam
permanent
devam
stending
devam
perpetuity
devam
durability
ekonomik devamsızlık
(Hukuk) economic volatility
devamsızlık