Every day has a continuation.
- Her günün bir devamı vardır.
Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology?
- Erken Ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mıdır?
Regular attendance is required in that class.
- O sınıfta düzenli devam gereklidir.
Prices will continue to rise.
- Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
None of the computers can continue to run with a burnt card.
- Hiçbir bilgisayar yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
The Japanese economy continued to grow by more than 5% annually.
- Japon ekonomisi yıllık en fazla % 5'ten daha fazla büyümeye devam etti.
It's useless to keep on thinking any more.
- Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.
When the excitement died down, the discussion resumed.
- Heyecan azalınca,tartışma devam etti.
He resumed his work after a short break.
- Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
It was all I could do to keep standing.
- Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti.
The boy kept standing for a while.
- Çocuk bir süre durmaya devam etti.
He run on for half an hour.
- Yarım saat koşmaya devam etti.
None of the computers can continue to run with a burnt card.
- Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
The soldier carried on as if his wound was nothing.
- Yarası önemsizmiş gibi asker devam etti.
She carried on talking in spite of the loud noise.
- Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.
Search operations are still underway.
- Arama operasyonları hala devam ediyor.
A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death.
- Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.
My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.
She was too tired to go on working.
- O, çalışmaya devam edemeyecek kadar çok yorgundu.