devam ettirmek

listen to the pronunciation of devam ettirmek
Türkçe - İngilizce
continue
maintain
sustain
keep up
retain
prolong
keep going
extend
wage
to continue, to maintain, to keep up, to sustain, to perpetuate
keep smth. going
carry on
keep

I'll do whatever it takes to keep my children in school. - Çocuklarımı okula devam ettirmek için ne gerekiyorsa yapacağım.

It's difficult to keep traditions in different contexts. - Gelenekleri farklı bağlamlarda devam ettirmek zordur.

uphold
preserve
perpetuate
support
{f} keep the ball rolling
carryon
devam et
go on

In this world, it's difficult to go on behaving like a human being. - Bu dünyada insan gibi davranmaya devam etmek zordur.

He won't go on to graduate school. - Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.

devam et
go ahead!

By all means. Go ahead. - Kesinlikle. Devam et.

Go ahead and unwrap your gift. - Devam et ve hediye paketini aç.

devam et
keep it up

You are doing very well. Keep it up. - Çok iyi yapıyorsun. Devam et.

devam et
{f} go ahead

You should go ahead and do it, just like you said you would. - Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.

Go ahead and unwrap your gift. - Devam et ve hediye paketini aç.

devam et
(Bilgisayar) continue

I've decided to continue studying. - Ben eğitime devam etmek için karar verdim.

Corporate bankruptcies continued at a high level last month. - Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.

devam et
(Bilgisayar) continue anyway
devam et
right on

Tom just kept right on talking. - Tom hemen konuşmaya devam etti.

devam et
(Bilgisayar) resume

They resumed walking. - Onlar yürümeye devam ettiler.

He resumed his work after a short break. - Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.

devam ettirme
prolongation
devam et
{f} continuing

Tom said investigations were continuing. - Tom soruşturmaların devam ettiğini söyledi.

Poverty prevented him from continuing his studies. - Fakirlik onun çalışmalarına devam etmesini engelledi.

devam et
keep going

We have to keep going. - Gitmeye devam etmek zorundayız.

Keep going straight through the village. - Köyün içinden doğru gitmeye devam et.

devam et
{f} continued

The Cold War continued. - Soğuk Savaş devam etti.

Tom continued to study French for another three years. - Tom üç yıl daha Fransızca çalışmaya devam etti.

devam et
kept going
devam et
kept on

I told the children to be quiet, but they just kept on being noisy. - Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.

He kept on working all the while. - O,her zaman çalışmaya devam etti.

devam et
soldier on
devam et
keep on

We've got to keep on struggling. - Mücadelemizi sürdürmeye devam etmek zorundayız.

It's useless to keep on thinking any more. - Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.

devam et
{f} ongoing
devam et
{f} attending

Poverty prevented him from attending school. - Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.

Saturday is the pottery class I've been attending since last year. - Cumartesi geçen yıldan beri devam ettiğim çömlekçilik dersidir.

devam et
get on with it
devam et
soldieron
devam et
soldier#on
devam ettirme
maintenance
Türkçe - Türkçe

devam ettirmek teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

devam ettirme
(Osmanlı Dönemi) idâme
devam ettirmek