devam devam

listen to the pronunciation of devam devam
Türkçe - İngilizce

devam devam teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

devam ettirmek
continue
devam
continuation

Every day has a continuation. - Her günün bir devamı vardır.

Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology? - Erken Ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mıdır?

devam etmek
go on

If you want to go on with the conversation, you'd better speak a bit lower. - Konuşma ile devam etmek istiyorsan biraz daha düşük konuşsan iyi olur.

You're right. I have to go on living. - Haklısın. Yaşamaya devam etmek zorundayım.

devam etmemek
discontinue
devam
attendance

Regular attendance is required in that class. - O sınıfta düzenli devam gereklidir.

devam etmek
proceed

Are you ready to proceed? - Devam etmek için hazır mısın?

The scientist insisted on proceeding with the research. - Bilimci araştırmaya devam etmekte ısrar etti.

devam ettirmek
maintain
devam ettirmek
sustain
devam etmek
hold
devam etmek
continue

He had to continue his trip in secret. - Gezisine gizlice devam etmek zorunda kaldı.

I've decided to continue studying. - Ben eğitime devam etmek için karar verdim.

devam etmek
last
devam etmek
abide
devam ettirmek
keep up
epeydir devam eden
long-standing
devam etmek
keep on

It's useless to keep on thinking any more. - Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.

I want to keep on living with him. - Onunla yaşamaya devam etmek istiyorum.

devam etmek
endure
devam et
go on

In this world, it's difficult to go on behaving like a human being. - Bu dünyada insan gibi davranmaya devam etmek zordur.

He won't go on to graduate school. - Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.

devam etmek
keep up

It's hard to keep up with Tom. - Tom'la devam etmek zor.

kaldığı yerden devam etmek
resume
devam etmek
attend
devam ettirmek
retain
devam etmek
take up
devam
duration
devam
continuation, continuance, continuity, duration; attendance; Go on! Keep on! Keep going!
devam eden
continuous
devam eden
(Hukuk) ongoing

It's an ongoing process. - Bu devam eden bir süreç.

This is an ongoing process. - Bu devam eden bir süreçtir.

devam eden
run on
devam ediyor
(Bilgisayar) continuing

Lake Chad is continuing to shrink. - Çad gölü küçülmeye devam ediyor.

The debate is continuing. - Tartışma devam ediyor.

devam et
go ahead!

Go ahead and unwrap your gift. - Devam et ve hediye paketini aç.

You should go ahead and do it, just like you said you would. - Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.

devam etmek
carry on with
devam ettirmek
prolong
devam
prosecution
devam
assiduous
devam
(Bilgisayar) more

Volvo is starting a new project Read more. - Volvo yeni bir projeye başlıyor. Devamını oku.

There's more going on here than meets the eye. - Burada devam eden göründüğünden daha fazlası var.

devam
(Bilgisayar) resume

We'll resume the meeting after tea. - Toplantıya çaydan sonra devam ederiz.

When the excitement died down, the discussion resumed. - Heyecan azalınca,tartışma devam etti.

devam
elongate
devam
go on! keep on!
devam
follow-through
devam
dom
devam
standing

He kept standing all the way. - O yol boyunca ayakta durmaya devam etti.

It was all I could do to keep standing. - Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti.

devam
maintenance
devam
(Bilgisayar) continue

Prices continue to climb. - Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.

Prices will continue to rise. - Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.

devam eden
on-going
devam eden
continually
devam eden projeler
(Askeri) on-going projects
devam eden süreçte
during the
devam eden validasyon
(Tıp) ongoing validation
devam eder
(Bilgisayar) continued
devam ederek
attending
devam ederek
continuing
devam ederek
ongoing
devam edilemiyor
(Bilgisayar) cannot continue
devam ediliyor
(Bilgisayar) continuing
devam edin
(Havacılık) go ahead
devam ediyor
(Bilgisayar) continued

The footprints continued down to the river. - Ayak izleri nehire kadar devam ediyordu.

devam ediyor
(Bilgisayar) resuming
devam et
(Bilgisayar) continue

Corporate bankruptcies continued at a high level last month. - Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.

Tom continued to study French for another three years. - Tom üç yıl daha Fransızca çalışmaya devam etti.

devam et
(Bilgisayar) continue anyway
devam et
right on

Tom just kept right on talking. - Tom hemen konuşmaya devam etti.

devam et
(Bilgisayar) resume

When the excitement died down, the discussion resumed. - Heyecan azalınca,tartışma devam etti.

He resumed his work after a short break. - Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.

devam etme
persisting
devam etme
attending

I really liked attending to that school. Every day, Gustavo would bring the guitar for us to play and sing during the break. - Gerçekten o okula devam etmeyi sevdim. Gustavo bize mola sırasında oynamak ve şarkı söylemek için her gün gitar getirirdi.

Poverty prevented him from attending school. - Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.

devam etmek
soldier on
devam etmek
be in progress
devam etmek
get on with

I want to get on with my life. - Hayatıma devam etmek istiyorum.

Tom wanted to get on with his life. - Tom hayatına devam etmek istiyordu.

devam etmek
press on
devam etmek
hold on
devam etmek
attend regularly
devam etmek
persevere
devam etmek
(Bilgisayar) resume
devam etmek
stand

It was all I could do to keep standing. - Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti.

devam etmek
go off
devam etmek
go ahead with something
devam etmek
(Havacılık) continue to

Fadil wanted to continue to love Dania. - Fadıl, Dania'yı sevmeye devam etmek istiyordu.

You have to continue to study. - Çalışmaya devam etmek zorundasın.

devam etmek
keep it up
devam etmek
hold out
devam etmek
exposed
devam etmek
duro
devam etmek
dure
devam etmek kalmak
persist
devam etmekte
in course of
devam etmeme
(Ticaret) discontinuation
devam etmeyen
discontinuous
devam etmiş
endured
devam ettiren
continuing
devam ettirme
prolongation
devam ettirmek
keep going
devam maması
(Gıda) follow-on formula
devam sihirbazı
(Bilgisayar) resume wizard
devam
permanency
devam süresi
duration
devam ettirilen
(Muzik) sustained
araştırmalar devam etmektedir
searches are ongoing
devam etmek
Continue, keep on, go on, keep going, carry on
devam etmek
Attend (regularly)
devam etmek
Last, endure
devam etmek
Persevere, persist
ara vermeden devam etmek
follow on
arabayı parkedip yola trenle devam etme
park and ride system
bizi izlemeye devam edin
stay tuned

Stay tuned. Our live stream will return shortly. - Bizi izlemeye devam edin. Canlı yayınımız kısa süre içinde geri dönecek.

Stay tuned for a new episode. - Yeni bir bölüm için bizi izlemeye devam edin.

bizi izlemeye devam edin
stick around
bizi izlemeye devam edin
stay with us
bizi izlemeye devam edin
just keep watching us
borsa sonrası sokakta devam eden işlemler
curb market
daha sonra devam et
(Bilgisayar) continue later
devam
attendance, attending. D
devam
endurance

A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death. - Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.

devam
continued existance
devam
Go on!

My father would not permit me to go on to college. - Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.

I was too tired to go on working. - Çalışmaya devam edemeyecek kadar yorgundum.

devam
steadiness
devam
sequel
devam
pursuance
devam
1.continuation
devam
follow through
devam
progression
devam
perpetuation
devam
permanence
devam edecek
to be continued
devam eden
continued
devam eden
continuing
devam eden aktiviteler
on-going activities
devam eden bir toplantı var
there is a meeting in progress
devam eden devlet
(Hukuk) continuing state
devam eden hesap
(Ticaret) continuing account
devam eden işler
(Ticaret) on-going-jobs
devam eden madde
run on
devam eden müzakereler
(Hukuk) negotiations underway
devam eden reformlar
(Hukuk) (süregelen) ongoing reforms
devam eden sözcük
run on
devam eden yağlama
lubrication in progress
devam ederlik
ongoingness
devam edip giden
under way on
devam et
keep going

Keep going straight through the village. - Köyün içinden doğru gitmeye devam et.

We have to keep going. - Gitmeye devam etmek zorundayız.

devam et
keep it up

You are doing very well. Keep it up. - Çok iyi yapıyorsun. Devam et.

devam etme
continuation
devam etme
progress

The work is now in progress. - İş şimdi devam etmektedir.

devam etme
continuance
devam etmek
progress

The work is now in progress. - İş şimdi devam etmektedir.

devam etmek
pass on
devam etmek
go along
devam etmek
persist
devam etmek
1. to last, go on. 2. to continue, keep on; to carry on (with). 3. to attend
devam etmek
hang over
devam etmek
carry forward
devam etmek
prosecute
devam etmek
go ahead!
devam etmek
(Hukuk) persist, proceed
devam etmek
draw
devam etmek
carry over
devam etmek
go ahead with smth
devam etmek
get along
devam etmek
a) to continue, to keep on, to go on, to keep going, to carry on b) to last, to endure c) to persevere, to persist d) to attend (regularly)
devam etmek
pursue
devam etmek
keep going

We've just got to keep going. - Biz sadece gitmeye devam etmek zorundayız.

We have to keep going. - Gitmeye devam etmek zorundayız.

devam etmek
follow on
devam etmek
keep at
devam etmekte
in progress

The work is now in progress. - İş şimdi devam etmektedir.

devam etmekte olan
on
devam etmemek
stop
devam etmemek
cut
devam etmemek
(Hukuk) cease
devam etmeyiş
impermanence
devam etmeyiş
impermanency
devam ettirmek
extend
devam ettirmek
wage
devam ettirmek
to continue, to maintain, to keep up, to sustain, to perpetuate
devam ettirmek
keep smth. going
devam ettirmek
carry on
devam ettirmek
keep

It's difficult to keep traditions in different contexts. - Gelenekleri farklı bağlamlarda devam ettirmek zordur.

I'll do whatever it takes to keep my children in school. - Çocuklarımı okula devam ettirmek için ne gerekiyorsa yapacağım.

devam ettirmek
uphold
devam işareti
go ahead!
devam kampanyası
following on advertisement
devam kampanyası
follow up advertising
devam klozu
(Ticaret) duration clause
devam kontrolü
attendance check
devam mecburiyeti
compulsory attendance
devam süresi
run
dipnot devam uyarıcısı
(Bilgisayar) footnote continuation notice
gece boyu devam eden
all night
görüşmeye devam etmek
keep track of
ikna olmaya devam etmek
remain convinced
inatla devam etmek
slog away
inatla devam etmek
slog on
kaldığı yerden devam etme
resumption
kendi kendine devam eden
self sustaining
kendi kendine devam eden
self-sustaining
kiliseye devam eden kimse
churchman
konteyner kontrol unsuru; devam eden cezai teşebbüs
(Askeri) container control element; continuing criminal enterprise
koşmaya devam etmek
run on
olmaya devam etmek
rest
otomatik devam
(Bilgisayar) auto continue
oturmaya devam etmek
remain seated
oturmaya devam etmek
keep one's seat
resimidir certain, sure, inevitable: İşi kaytarmaya devam edersen sepetlendiğini
If you keep on goldbricking, you're sure to be fired
seyahatime devam edebilir miyim
Can I continue my trip
sokakta devam eden borsa işlemleri
the street
sonra devam et
(Bilgisayar) continue later
sonuna kadar devam eden kimse
stayer
tam gün devam eden
around-the-clock
tam gün devam eden
round the clock
yanmaya devam etmek
keep in
yapmaya devam etmek
keep on doing
yapmaya devam etmek
keep doing
yeniden başlama veya devam etme
(Hukuk) resumption
yoluna devam etmek
stand upon
yoluna devam etmek
stand on
çalıştırmaya devam etmek
keep on
önceki bölümden devam et
(Bilgisayar) continue from previous section
devam devam