devam!

listen to the pronunciation of devam!
Türkçe - İngilizce
go on!
continuation

Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology? - Erken Ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mıdır?

War is the continuation of politics by other means. - Savaş, diğer yollarla siyasetin devamıdır.

{i} attendance

Regular attendance is required in that class. - O sınıfta düzenli devam gereklidir.

go
{i} sequel
{i} continue

Prices will continue to rise. - Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.

Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone. - Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.

duration
continuation, continuance, continuity, duration; attendance; Go on! Keep on! Keep going!
{i} perpetuation
prosecution
assiduous
(Bilgisayar) more

There's more going on here than meets the eye. - Burada devam eden göründüğünden daha fazlası var.

The Japanese economy continued to grow by more than 5% annually. - Japon ekonomisi yıllık en fazla % 5'ten daha fazla büyümeye devam etti.

(Bilgisayar) resume

We'll resume the meeting after tea. - Toplantıya çaydan sonra devam ederiz.

They resumed walking. - Onlar yürümeye devam ettiler.

elongate
go on! keep on!
follow-through
dom
standing

He kept standing all the way. - O yol boyunca ayakta durmaya devam etti.

The boy kept standing for a while. - Çocuk bir süre durmaya devam etti.

maintenance
permanency
pursuance
continuance
elongation
run

Is the play still running? - Oyun hala devam ediyor mu?

Tom just kept running. - Tom koşmaya devam etti.

continue on
persists
carried

They carried on with the plan in spite of strong objections to it. - Ona karşı güçlü itirazlara rağmen onlar plana devam ettiler.

She carried on talking in spite of the loud noise. - Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.

underway

Search operations are still underway. - Arama operasyonları hala devam ediyor.

attendance, attending. D
endurance

A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death. - Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.

continued existance
Go on!

My father would not permit me to go on to college. - Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.

Please go on with your story. - Lütfen hikayene devam et.

steadiness
1.continuation
follow through
progression
permanence
permanent
stending
perpetuity
durability
devam!