destekli teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- underpinned
- buttressed
- cantilever
- supported
I always feel very supported.
- Ben her zaman çok destekli hissediyorum.
- supported, propped up
- cantilevered
- destek
- support
I made believe that I supported him.
- Onu desteklediğime inandırdım.
Many leaders supported the compromise.
- Birçok lider uzlaşmayı destekledi.
- destek
- backing
I'm fed up with always backing you up.
- Sürekli seni desteklemekten bıktım.
You're backing the wrong horse.
- Sen yanlış atı destekliyorsun.
- destekli direksiyon
- steering gear
- destekli raf
- (Mekanik) bracket
- destekli duvar
- (İnşaat) buttressed wall
- destekli kazı
- (İnşaat) timbered excavation
- destekli sertlik test cihazı
- (İnşaat) shore hardness tester
- destekli seyyar merdiven
- step ladder
- destekli tünel
- (Marangozluk) timbered tunnel
- destekli uçuş aracı
- (Askeri) sustained flight vehicle
- devlet destekli
- State-funded
- devlet destekli kontrol
- (Hukuk) state aid control
- devlet destekli sektör
- (Hukuk) state aid sector
- destek
- rest
- destek
- assistance
- destek
- {i} stay
Tom stayed to back me up.
- Tom beni desteklemek için kaldı.
- destek
- {i} second
Tom seconded the motion.
- Tom hareketi destekledi.
- destek
- countenance
- destek
- aid
We aided him in his business.
- Onu kendi işinde destekledik.
I was aided by a dear friend.
- Sevgili bir arkadaşım tarafından desteklendim.
- destek
- mounting
- destek
- gusset
- destek
- auspices
- destek
- promotion
- destek
- (Ticaret) consolidation
- destek
- standard
- destek
- favour
I am in favour of your proposal.
- Ben önerini destekliyorum.
- destek
- stand-by
- destek
- (Mimarlık) footstall
- destek
- back-up
- destek
- favor
- destek
- standby
- destek
- cantilever
- destek
- (Havacılık) back up
- destek
- shot
- destek
- subsidy
- destek
- (Mimarlık) plinth
- destek
- counterfort
- destek
- chair
- destek
- feedback
- destek
- (Tıp) adjuvant
- destek
- post
- destek
- shoulder
- destek
- help
- destek
- pier
- destek
- (İnşaat) deadman
- destek
- side
- destek
- helper
- destek
- (Askeri) reinforcements
- destek
- column
- destek
- (Otomotiv) fulcrum
- destek
- relief
Dan needed money and sought financial relief from his father.
- Dan'ın paraya ihtiyacı vardı ve babasından ekonomik destek istedi.
- destek
- reinforce
- destek
- {i} prop
I am in favor of the proposition.
- Teklifi destekliyorum.
In 1920, British astronomer Arthur Eddington proposed that the Sun and other stars are powered by nuclear reactions.
- 1920'de İngiliz astronom Arthur Eddington güneş ve diğer yıldızların nükleer reaksiyonlar tarafından desteklendiğini ileri sürdü.
- toplum destekli polislik
- community policing
- destek
- comfort
- destek
- holdfast
- destek
- strut
- destek
- brace
- destek
- stanchion
- destek
- shore
Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
- Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- destek
- endorsement in full
- destek
- stand
John used to stand by me whenever I was in trouble.
- John, başım derde girdiğinde bana destek olurdu.
Ken always stands up for his mom when his parents quarrel.
- Ken ebeveynleri tartıştığında her zaman annesini destekler.
- destek
- push
- destek
- reinforcement
- destek
- boost
- destek
- {i} stand by
He is willing to stand by you.
- O, sana destek olmaya isteklidir.
I'll stand by you no matter what happens.
- Ne olursa olsun sana destek olacağım.
- destek
- receiver
- destek
- bearer
- Bilgisayar Destekli Eğitim
- Computer Aided Education
- Bilgisayar Destekli Mühendislik
- Computer Aided Engineering
- Bilgisayar Destekli Tasarım
- Computer Aided Design
- Bilgisayar Destekli Yükleme İdaresi Sistemi
- (Askeri) Computer-aided Embarkation Management System
- Bilgisayar Destekli Üretim
- Computer Aided Manufacturing
- bilgisayar destekli
- computer-aided
- bilgisayar destekli
- computer-aided, computer assisted, computer-managed
- bilgisayar destekli arama planlaması
- (Askeri) computer-aided search planning
- bilgisayar destekli kuvvet idaresi sistemi
- (Askeri) computer-assisted force management system
- bilgisayar destekli tasarım
- computer aided design (CAD)
- bilgisayar destekli tatbikat
- (Askeri) computer-assisted exercise
- bilgisayar destekli yönetim
- computer aided management (CAM)
- bilgisayar destekli yük belgeleme sistemi (hava)
- (Askeri) computer-aided load manifesting system
- bilgisayar destekli öğretim
- computer-assisted instruction (CAI)
- destek
- supporting
I want to thank my friends and family for supporting me.
- Beni destekledikleri için arkadaşlarıma ve aileme teşekkür etmek istiyorum.
When we think of the traditional roles of men and women in society, we think of husbands supporting the family, and wives taking care of the house and children.
- Ne zaman kadın ve erkeklerin geleneksel rollerini düşünsek, ailesine destek olan kocalar ve de aile ve çocuklarına bakan karılar aklımıza gelir.
- destek
- support; prop; beam used as a prop
- destek
- underlay
- destek
- auxiliary
- destek
- cooperation
- destek
- (Hukuk) support, assistance, auspice
- destek
- crutch
You're using that dictionary as a crutch. You don't really need it.
- O sözlüğü bir destek olarak kullanıyorsun. Gerçekten ona ihtiyacın yok.
- destek
- endorsement
- destek
- buttress
- destek
- supporter
Cesar Chavez asked that strikers remain non-violent even though farm owners and their supporters sometimes used violence.
- Cesar Chavez çiftlik sahipleri ve onların destekçileri bazen şiddet kullansalar bile greve katılanların sessiz kalmalarını istedi.
Your father's friends aren't his only supporters.
- Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
- destek
- booster
- destek
- bracket
- destek
- backup
The lone police officer called for backup.
- Yalnız polis memuru destek istedi.
- destek
- support, prop, bracket, buttress, shore, strut, beam; support, backing, countenance; reinforcements; help, helper
- destek
- bracer
- destek
- indorsement
- destek
- upholder
- destek
- friend
All his friends backed his plan.
- Bütün arkadaşları onun planını destekledi.
Your father's friends aren't his only supporters.
- Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
- destek
- stand, base, pedestal
- destek
- bolster
- destek
- contribution
- destek
- corbel
- destek
- underpinning
- destek
- {i} spur
- destek
- cooperate
- destek
- {i} stiffening
- destek
- {i} sponsorship
- destek
- {i} anchorage
- destek
- console
- destek
- {i} rider
- destek
- {i} pillar
Sami is a pillar of his church in Toronto.
- Sami, Toronto'daki kilisesinin önemli bir destekçisidir.
- destek
- {i} truss
- destek
- socle
- destek
- pit prop
- destek
- {i} staff
- destek
- bipod
- destek
- {i} sustenance
- destek
- sponsor
- destek
- {i} stake
- güç destekli
- power assisted
- helikopter destekli harekat
- (Askeri) helicopter borne operation
- internet destekli
- (Bilgisayar) e-enabled
- kilise destekli politika
- parish pump politics
- konvansiyonel olmayan destekli kurtarma
- (Askeri) unconventional assisted recovery
- konvansiyonel olmayan destekli kurtarma koordinasyon merkezi
- (Askeri) unconventional assisted recovery coordination center
- konvansiyonel olmayan destekli kurtarma mekanizması
- (Askeri) unconventional assisted recovery mechanism