Önemli bir karar aldı.
- He has made a significant decision.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Anlamlı farklılıklar bulundu.
- Significant differences were found.
Üniversitedeki hayat anlamlıdır.
- The life in the university is significant.