Bu sorun tartışılmaya değer.
- This problem is worth discussing.
Müze görülmeye değer.
- The museum is worth a visit.
Onun hayal edebileceğinden daha değerli bir yüzüğü var.
- She has a ring worth more than she can imagine.
Bir arkadaş az sayıda hazine kadar çok değerlidir.
- Few treasures are worth as much as a friend.
Yeni evrak sistemi 4.000$ değerinde.
- The new document system is worth $4,000.
Tom'un üç yüz bin dolar değerinde bir hayat sigortası vardı.
- Tom had a life insurance policy worth three hundred thousand dollars.
O kuşkuya layık değildi.
- He wasn't worthy of suspicion.
Aota güveninize layık değildi.
- Aota was not worthy of your trust.