desert teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- çöl
O çölü geçmek tehlikelidir.
- Crossing that desert is dangerous.
Sahra Çölü, neredeyse Avrupa kadar büyük.
- The Sahara Desert is almost as large as Europe.
- terk etmek
- ıssız
Tom'un cesedi ıssız bir yolda bulundu.
- Tom's body was found along a deserted road.
Eğer ıssız bir adada karaya otursaydın, okumak için yanında hangi kitapların olmasını isterdin?
- If you were stranded on a desert island, what books would you want to have with you to read?
- {f} terket
Arkadaşların seni terketti mi?
- Have your friends deserted you?
- {f} terketmek
- {i} ıssız yer
- çöl halinde olan
- {i} tatsızlık
- {f} ayrılmak
- {i} hak etme
- {i} hak ettiğini bulma
- hak ettiğini buldu
- yaban
- değer
Çölde, suyun ağırlığı altın değerindedir.
- In the desert, water is worth its weight in gold.
- çöllük
- (Askeri) askerlikten kaçmak
- kıraç
- (Kanun) istihkak
- desert fauna çöl direyi
- kaçmak
- {i} bozkır
- bırakıp gitmek
- yüzüstü bırakmak
- firar etmek
- {i} sönüklük
- çö1
- terketmek (çöl)
- (Askeri) FİRAR ETMEK, KAÇMAK: Bir askeri hizmet, mevki veya görevden geri dönmemek niyetiyle, izinsiz olarak ayrılma veya tehlikeli bir görevden, önemli bir hizmetten kaçma
- desert flora çöl biteyi
- {s} boş
- {i} hak edilen şey, layık olunan şey. He got his deserts. Hak ettiğini buldu
- {s} çorak
Herkesin gidebileceği bir evi, sığınabileceği bir yuvası var. Benim evim çöllerdir, yurdum çorak topraklar. Kuzey rüzgarı ışığım, yağmurda bir tek paklanırım.
- Everyone has a house to go to, a home where they can find shelter. My house is the desert, my home the barren heath. The north wind is my fire, the rain my only bath.
- {f} ask. askerlikten kaçmak
- {i} hak edilen şey
- kaç/terket
- terkedilmişlik
- {f} taraf değiştirmek
- hisse
Tom gecenin ortasında terk edilmiş sokaktan aşağıya doğru yürürken biraz huzursuz hissetti.
- Tom felt a little uneasy as he walked down the deserted street in the middle of the night.
Marilla kendini herkes tarafından terk edilmiş hissetti. Tavsiye için Bayan Lynde'ye bile gidemedi.
- Marilla felt deserted by everyone. She could not even go to Mrs. Lynde for advice.
- terk
Ailesini terk etti ve yurt dışına gitti.
- He deserted his family and went abroad.
O, arkadaşları tarafından terkedildi.
- He was deserted by his friends.
- bırakmak
- tatlik
- deserted
- ıssız
On'dan sonra cadde ıssızdı.
- The street was deserted after ten.
Issız bir adada yaşamaya gitmek zorunda olsan ve yanında sadece bir kitap alabilsen, hangisini seçersin?
- If you had to go live on a deserted island and could only take one book with you, which one would you choose?
- deserter
- asker kaçağı
- desertion
- firar
Yirmi altı asker, firar nedeniyle idam edildi.
- Twenty six soldiers were executed for desertion.
Ordudan firar ölüm cezası ile cezalandırılabilirdi.
- Desertion from the army was punishable by death.
- desert a sinking ship
- (deyim) batan gemiyi terketmek
- desert a sinking ship
- (deyim) batan gemiyi terk etmek
- desert fever
- (Tıp) çöl ateşi
- desert finch
- (Hayvan Bilim, Zooloji) boz alamecek
- desert lark
- (Hayvan Bilim, Zooloji) çöl toygarı
- desert locust
- (Hayvan Bilim, Zooloji) sudan çekirgesi
- desert mouth
- (Tıp) ağız kuruluğu
- desert namibia
- namibya çölü
- desert pavement
- çıplak kaplama
- desert rose
- çöl gülü
- desert the colours
- firar etmek
- desert varnish
- (Jeoloji) çöl cilası
- desert warbler
- çöl ötleğeni
- desert warthog
- (Hayvan Bilim, Zooloji) düğmeli domuz
- desert wheatear
- (Hayvan Bilim, Zooloji) çöl kuyrukkakanı
- desert wind
- (Meteoroloji) çöl rüzgarı
- desert climate
- çöl iklimi
- desert iguana
- çöl iguanası
- desert rat
- çöl faresi
- desert rehabilitation
- çöl ıslahı
- desert soil
- çöl toprağı
- desert tortoise
- çöl kaplumbağası
- desert eagle
- (Silahlar) Desert Eagle, İsrail yapımı yarı-otomatik bir tabancadır. 357'lik, 41'lik, 44'luk, 440 Cor-bon ve 50 AE kalibrelik mermi kullanan modelleri bulunur. 357 kalibrelik versiyonu 9,41'lik ve 44'lüğü 8, 440 Cor-bon ve 50AE (action express) kullanan modelide 7 mermi alır. Kullandığı mermilerden dolayı çok güçlü bir tabancadır ancak 50AE kullanan versiyonun geri tepmesinin yüksek olması, silahın oldukça ağır ve büyük olması nedeniyle kullanışlı değildir.Bu silahın çeşitli ağırlıkları vardır.1-2 kg arasındaki çeşitleri silahın gerçekten kuvvetli olduğu gösteriyor. Ancak geri tepmesinin yüksek oluşu sadece 50AE kullanan versiyonunda geçerlidir, özellikle birçok silah kullanıcısı 357.'lik versiyonun geri tepmesinin standart 9mm tabancalardan daha az olduğunu söylemektedirler. Bu sebeplerden dolayı hiçbir ordu ve polis gücü tarafından kullanılmaz. Zaten televizyon programları, filmler ve video oyunları sayesinde ünlü olmuş; özellikle de çok büyük ve ağır olması nedeniyle kullanışlı olmayan bir silahtır
- desert eagle
- (Hayvan Bilim, Zooloji) Çöl kartalı
- desert iguana
- çöl iguanasi
- desert jerboa
- çöl Arap tavşanı
- desert of walnut
- ceviz tatlısı
- desert plant
- çöl bitki
- desert plume
- çöl tüy
- desert storm
- çöl fırtınası
- desert-like
- çöl gibi
- desert rat
- (Hayvan Bilim, Zooloji) koşarfare
- desert the colors
- askerden kaçmak
- desert the colors
- firar etmek
- deserter
- kaçak
- deserter
- firari
- deserts
- hak edilen şey
- deserted
- {s} terkedilmiş
Yer neredeyse terkedilmiş.
- The place is almost deserted.
Tom terkedilmiş kulübeye zorla girdi.
- Tom broke into the deserted shack.
- deserted
- el ayak çekilmek
- deserted
- kimsesiz
- deserter
- kaçkın
- desertion
- askerlikten kaçma
- desertion
- kaçaklık
- desertion
- terketme
- rock desert
- (Coğrafya) taş çölü
- arabian desert
- arap çölü
- australian desert
- avustralya çölü
- deserted
- terk edilmiş
Tom gecenin ortasında terk edilmiş sokaktan aşağıya doğru yürürken biraz huzursuz hissetti.
- Tom felt a little uneasy as he walked down the deserted street in the middle of the night.
Hayatının geriye kalanını terk edilmiş bir adada geçirmek zorunda olsan, onu kiminle geçirirsin?
- If you had to spend the rest of your life on a deserted island, who would you spend it with?
- deserted
- tenha
Tom tenha tren istasyonunda büyük bir saatin altında tek başına durdu.
- Tom stood alone under a big clock in the deserted train station.
- deserter
- firarî
- desertion
- firar etme
- desertion
- terk
- desertion
- bırakıp kaçma
- desertion
- terk edilmişlik
- gobi desert
- gobi çölü
- libyan desert
- libya çölü
- patagonian desert
- patagonya çölü
- sahara desert
- sahra çölü
- Deserts
- çöller
- deserted
- terket
Arkadaşların seni terketti mi?
- Have your friends deserted you?
- great sandy desert
- büyük kum çölü
- more desert
- Daha fazla çöl
- semi-desert
- yarı çöl
- deserted
- metruk
- deserter
- {i} din değiştiren kimse
- deserter
- {i} dönek
- deserter
- (Askeri) KAÇAK, FİRARİ: Askerlik veya hizmetten kaçan şahıs
- desertion
- (Askeri) Firar, kaçma
- desertion
- {i} askerden kaçma
- desertion
- {i} din değiştirme
- desertion
- (Askeri) FİRARİ KAÇMA: Bir askeri hizmet, mevki veya görevden geri dönmemek niyetiyle, izinsiz olarak ayrılma veya tehlikeli bir görevden, önemli bir hizmetten kaçma. Firar veya kaçma; geri dönmemek niyetiyle ayrılmayı veya tehlikeli bir görevden kaçmayı ifade etmeyen izinsiz gaybubet (yokluk, bulunmamak) "absence without leave" ten farklıdır
- deserts
- hak ettiğini bulma
- deserts
- hak etme
- rocky desert
- taşlı çöl
- sandy desert
- kumlu çöl
- sandy desert
- kum çölü
- stony desert
- taşlı çöl
- turn into a desert
- çöle dönüşmek
- turn into a desert
- çöl olmak
- turn to a desert
- çöl olmak