You have to work harder on your Japanese studies.
- Japonca derslerini daha sıkı çalışmak zorundasın.
Some students neglect their studies in favor of sports.
- Bazı öğrenciler spor adına derslerini ihmal ederler.
That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach.
- İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.
Tomorrow lessons start.
- Yarın dersler başlar.
The lesson is science.
- Dersimiz fen ve teknoloji.
This story is short enough to read in one lesson.
- Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
You must not speak Japanese during the class.
- Ders sırasında Japonca konuşmamalısın.
You must not speak Japanese during the class.
- Ders sırasında Japonca konuşmamalısınız.
Few people came to the lecture.
- Çok az sayıda kişi derse geldi.
The lecture starts at 8 o' clock.
- Ders saat 8'de başlar.
Mathematics is his best subject.
- Matematik onun en iyi dersidir.
We study many subjects in high school.
- Lisede birçok konuda ders alıyoruz.
Instructional videos are a key component of many online courses.
- Öğretim videolar birçok çevrim içi derslerin önemli bir bileşenidir.
What is the moral of the story?
- Hikayenin dersi nedir?
Did you understand the moral of this story?
- Bu hikayeden alınacak dersi anladın mı?
We have French in third period.
- 3. dönemde Fransızca dersimiz var.
Tom went to talk to Mary as soon as the period ended.
- Ders saati biter bitmez Tom Mary ile konuşmaya gitti.
Our principal does no teaching.
- Okulu müdürümüz derse girmez.
In Flanders between 10 and 20 percent of professors and lecturers teaching in English did not attain the required language level.
- Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar.
We should follow his example.
- Biz onun dersini izlemeliyiz.